*Haftasonu verdiğimiz 12 şehitle ilgili olarak televizyon ekranlarında, gazete köşelerinde, sosyal medyada yorumlar havada uçuşuyor. Hepimiz konuşuyoruz ama askerlerin bu terör saldırılarını nasıl okuduklarından kimse söz etmiyor. Geçtiğimiz iki …
*Haftasonu verdiğimiz 12 şehitle ilgili olarak televizyon ekranlarında, gazete köşelerinde, sosyal medyada yorumlar havada uçuşuyor.
Hepimiz konuşuyoruz ama askerlerin bu terör saldırılarını nasıl okuduklarından kimse söz etmiyor. Geçtiğimiz iki günü bu konu üzerinde çalışarak geçirdim. Askerlerin analizine dair yorum yapmadan önce vermem gereken bilgiler var:
Terör örgütü, küçük çocukları kaçırıyor
*Rami Hesen 11 yaşında, Muhammed Abdullah Hemed de 15 yaşında iki erkek çocuğu. Bir de adını bildiğimiz 15 yaşındaki kız çocuğu Solin İbrahim var. Terör örgütüne bağlı Ciwanen Şoreşger yapılanması tarafından Rojova, Kamışlı ve Halep’te kaçırılan bu 3 çocuğun “savaşçı” olması için PKK’ya teslim edildiği biliniyor. Türkiye’den katılım oranı 50’nin altına düşen, Avrupa’dan insan kaynağı sağlayamayan terör örgütü, bir süredir küçük çocukları kaçırıyor. Terör örgütünün güçlü aşiretlerden gelen ailelere geri teslim etmek zorunda kaldığı çocuklar da oldu.
ABD, PKK devleti istiyor
*Türk Silahlı Kuvvetleri ve MİT’in, Irak ve Suriye’de operasyonlarını neredeyse 300 kilometre derinliğe indirdiği bir noktada terör örgütü başka ortaklıklar da kurmaya çalışıyor. Sincar’da yaşayan Türkmenler, Araplar, Ezidiler, Hristiyan ve Kakailer, 2 yıl önce terör örgütünün bölgeden çıkarılması için Talabani Yönetimi’ne başvuruda bulunmuştu. Bu başvurunun hemen ardından ABD devreye girdi, bölgesinde tam hâkimiyet sağlamayan Bafıl Talabani’yi, terör örgütünün Suriye kolunun himayesine soktu. Anlaşıldı ki, ABD, kurmayı hayal ettiği Kürt Devleti için Barzani Ailesi’ni tasfiye edip, donattığı,eğitim verdiği terör örgütünün Suriye kolunu devreye sokmayı planlıyor. Ne garip sözde iki düşman İran ve ABD, terör örgütünün ipini tutma konusunda birbirleriyle yarışır haldeler. Ankara, Süleymaniye’de birbirini görmezden gelen ABD-İran ittifakının da, Sincar’da, İran yanlısı Haşdi Şabi üniforması giyen terör örgütü üyelerinin de farkında.
*Kandil’deki terör ağası Murat Karayılan 3 yıl önce ABD’ye, “PKK’yı terör örgütü listelerinden çıkarın” çağrıları yapıyordu. Şaka gibi ama bir bilgi daha vereyim, ABD’nin uyuşturucu kaçakçıları listesinde de yer alır Karayılan. Bu yaz aynı Karayılan, Rusya’ya iletişim çağrısı yapıyor, Esad ile aralarında arabuluculuk yapmalarını istiyordu. Bu 3 yıllık farkın özeti, Türkiye’nin Irak ve Suriye’nin kuzey bölgelerinde sağladığı hâkimiyetten kaynaklanıyor. Yöneticileri sokağa çıkamaz hale gelen, hâkim olduğu alanların tamamını yitiren bir terör örgütü için bu sıkışmanın başlangıcı demektir. Bu tabloyu yazmadan askerlerin son iki saldırıya dair yorumunu anlatmak çok mümkün değildi.
*Askerlerin bu saldırıya dair değerlendirmeleri özetle şöyle: Terör örgütü bitme noktasına geldiğinin farkında. Tabanlarının bu durumu daha geç anlaması için eylem yapabilen bir örgüt görüntüsü vermek istiyorlardı. Bugüne kadar denedikleri tüm eylem girişimlerinde ağır bedeller ödediler. Bu kez şehitler vermemizin sebebi, bölgedeki hava durumunun yarattığı fiili durum. Kar kalınlığı iki metreyi bulduktan sonra doğa koşulları gereği eylem yapamayacaklarını biliyorlardı. Bu saldırıda hava durumu avantajını kullandılar.
*Cuma günü Hakurk ve Cumartesi günü Zap-Metina bölgesinde düzenlenen iki saldırı birbirinden bağımsız. İki bölge arasında 100 kilometre mesafe var. Burada bir parantez açmak lazım, sayısı tam olarak açıklanmamakla birlikte Türkiye’nin Irak’ın kuzeyinde 100 civarı askeri üssü var. Cumartesi günü sadece 5 üssün olduğu bölgede çatışma çıktı, sadece bir üs bölgesinde şehitler verildi. Kalan yerlerde terör örgütü çok sayıda kayıp verdi.
*Zap-Metina bölgesinde düzenlenen terör eylemi yerleşim birimlerine yakın bir yerde gerçekleşti. Türk Silahlı Kuvvetleri, teröristlere karşı harekâtında sivil kayıp olmaması için hava kuvvetleri ve ağır silahları kontrollü olarak kullandı. Yine bir parantez açayım, attığı bazı olumlu adımlara rağmen Bağdat, PKK’yı halen terör örgütü olarak tanımlamıyor. Askerler, saldırının ardından Bağdat’ın vereceği tepkiyi de oldukça dikkatli olarak takip ediyorlar.
*Terörün “gerilla tipi” silahlı mücadele yöntemini seçtiği durumlarda, NATO’nun öldürülen teröristlere karşı verilen can kaybına dair belirlediği rakamlar var. Türkiye, bu mücadelede dünyadaki standartların çok altındaki şehit sayısıyla başarıya ulaştı. Terör örgütü en çok bunun bilinmesini istemiyor.
*Gelelim kimi yorumcuların çok seslendirdiği Irak ve Suriye’de yeni bir kara harekâtı olacak iddiasına. Askerler bu tür yorumları hayretle izliyorlar. Hem Irak hem de Suriye’deki tüm bölgelerde Silahlı Kuvvetler, 7 gün/24 saat operasyonlarına devam ediyor zaten. Her terör eyleminden sonra ortaya atılan kara harekâtı yorumları, kamuoyunda boş bir beklenti yaratıyor. Askerler, kişisel popülerlik sağlamak adına bu tür yorumlar yapılmasından mutlu olmadıklarını saklamıyorlar.
*Saldırının ardında İsrail ya da ABD olduğu iddiasına gelince, bu yorum biraz şaşkınlıkla karşılanıyor. ABD’nin terör örgütüne verdiği destekten rahatsızlığını tek gün bile saklamayan askerler için terör örgütünün her saldırı girişiminde ipin ucu Washington’a çıkıyor zaten. İsrail’e gelince, hem Silahlı Kuvvetler hem de MİT, MOSSAD’ın bölgedeki varlığını ve çabalarını zaten yakından takip ediyor. Bölgedeki tüm askeri ve gizli servis elemanlarının kimlikleri, hatta silahlarındaki mermi sayısına kadar biliniyor ve üzerlerinden göz hiç çekilmiyor. Çekilmeyen göz çekilmeyen ele dönüşür mü sorununun cevabı muhataplarımızın davranışlarına bağlı. Türkiye, son iki terör saldırısına dair özel izler bulduğu takdirde sahada gereğini geçmişteki gibi yapacaktır. Bunu da en iyi muhataplarımız biliyor zaten…