Dışişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Kemal Bozay, “Biz tarihimize geleceğe bakarak sahip çıkan, projelendirerek, ileriye ‘Türkiye’yi nasıl ikinci yüzyılımıza taşıyacağız’ diye bakan dış politika yürütüyoruz.
Dışişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Kemal Bozay, “Biz tarihimize geleceğe bakarak sahip çıkan, projelendirerek, ileriye ‘Türkiye’yi nasıl ikinci yüzyılımıza taşıyacağız’ diye bakan dış politika yürütüyoruz.” dedi.
Bozay, Balkan Kongre Merkezinde, Edirne Valiliği Edirne Balkan Şehirleri İşbirliği Edirne Platformu ve Trakya Üniversitesince düzenlenen 1. Uluslararası Balkan Sempozyumu’nun açılışında yaptığı konuşmada, “Dışişleri neden burada? Yukarıda Ukrayna ile Rusya arasında müthiş bir savaş var aşağıda Filistin’e karşı korkunç bir mezalim var biz burada Balkanlar’la, komşularımızla nasıl işbirliği yapacağımızı konuşuyoruz. O yüzden Cumhuriyet’imizin banisi Mustafa Kemal Atatürk ve mesai arkadaşlarını ve şu anda burada rahat oturmamızı sağlayan sınırlarımızda güvenlik güçlerine saygı duruşumuzun çok anlamlı olduğunu düşünüyorum. Türkiye Yüzyılı’nda bu tür platformları yaparken bunun kıymetini herkesin çok iyi bilmesinin altını çiziyorum.” dedi.
“Enerji, gıda ve tarım milli güvenlik meselesi”
Enerji, gıda ve tarım konularının milli güvenlik meselesi olduğuna dikkati çeken Bozay, savaş nedeniyle tarım koridorunun kesilmesi sonrası Mısır’daki ekmeğin fiyatının yüzde 37 arttığına, buğdayın birim fiyatının da 7 birimden 12 birime çıktığına işaret etti.
Bu durumun anlık bir durumda gıda konusunda herkesin küresel bir biçimde etkilendiğini bir kez daha gösterdiğinin altını çizen Bozay, o nedenle buğdayın yüzde 11’ini, çeltiğin yüzde 47’sini, kanolanın yüzde 54’ünü üreten Edirne’nin milli güvenlik için önemli bir yer olduğuna vurgu yaptı.
Gıda konusunda önemli bir yeri olan Türkiye’nin enerjide de aynı durumda olduğunu belirten Bozay, şöyle konuştu:
“Enerji konusunda, enerjide bütün akışlar Avrupa’ya Türkiye üzerinden oluyor. Avrupa’nın, AB’nin eğer bugün enerjide bir sıkıntısı olmadıysa bu Türkiye’nin barış ve istikrar içerisinde olmasından ve kapılarını bu tür sıkıntılar da bütün dost bildiklerine açmasından kaynaklanmaktadır.
Bütün gelişmeler yeni bir matriksi ortaya koydu. Her şey enerji üzerinden gidiyor. Enerjiyi tamamlayan unsurlar, tarım, bağlantısallık, su, Ar-Ge ve inovasyon. Bu platformun bütün temel hedefleri bu dediğimiz matriksin içini nasıl dolduracağımıza, doldururken de iyi ilişkiler içerisinde olduğumuz komşularımızla nasıl işbirliği yapacağımıza da bağlı.”
Bozay, Dışişleri Bakanlığı olarak Edirne’de yapılan çalışmalara da değindi.
AB ile ulaşım alanında yapılan en büyük çalışmanın Çerkezköy-Kapıkule kesimi demiryolu inşası projesi olduğunu hatırlatan Bozay, “AB ile yaptığımız en büyük proje ulaştırma alanında 275 milyon avro ile Çerkezköy-Kapıkule kesimi demiryolu inşası projesidir. Demiryolu bizi Avrupa’ya bağlayacak. Bu proje 2. Abdülhamit döneminde olan bir projedir. Biz tarihimize geleceğe bakarak sahip çıkan, projelendirerek, ileriye ‘Türkiye’yi nasıl ikinci yüzyılımıza taşıyacağız’ diye bakan dış politika yürütüyoruz.” dedi.
Bozay, Trakya’da iklim değişikliğine yönelik uyum ve çevresel pek çok projenin yürütüldüğünü anlattı.
-“Edirne’nin geçmişten yüklenen misyonları var”
Edirne Valisi Yunus Sezer de platformun 5 ay önce kurulduğunu ve bugün ilk faaliyetini düzenlediğini söyledi.
Sezer, platformun bir ihtiyaçtan ve ilişkilerin sürdürülebilir olması amacıyla kurulduğunun altını çizdi.
Platformun işleyişi ve faaliyetleri hakkında bilgi veren Sezer, “Edirne Platformu Balkanlar’daki bütün şehirlerimizin daha iyi işbirliği oluşturmasını, spordan, ticarete, eğitimden, turizme, ekonomiden kültüre pek çok alanda kendi networkünü oluşturarak kendi ekosistemini kurmasını amaçlıyor.” dedi.
Sezer, platform faaliyetleri kapsamında Balkan ülkelerinde iftar programları, Balkan ülkeleri iş insanı buluşturmaları, yerel yönetimler ve valiler buluşması, büyükelçiler toplantısı, Balkan ülkeleri dışişleri bakanları buluşması gibi etkinlikleri olduğunun altını çizdi.
Edirne’nin geçmişten yüklenen misyonları olduğunu ifade eden Sezer, platformun da bu misyona yakışır şekilde faaliyetler yürüteceğini vurguladı.
Platformun kısa sürede Bakanlıklar ve devletin diğer kurumlarınca sahiplenildiğini ve desteklendiğini anlatan Sezer, “Balkanlar’a gittiğimizde Edirne’nin tarihi misyonundan bahsediyorlar. Edirne Platformu da bu önemli misyona yakışır şekilde görevler üstlenecektir. Dışişleri Bakanlığımız platformu sahiplenmiş durumda, Milli Eğitim Bakanlığımız özel çalışmalar yapacak. Gençlik ve Spor Bakanlığı Edirne’nin Balkanlar’ın spor merkezi olması için çalışmalar yapacak. YÖK özel birim oluşturacak, Diyanet İşleri Başkanlığı bir akademi oluşturacak.” dedi.
Sezer, platformun kısa sürede çok başarılı çalışmalara imza atacağından emin olduğunu ifade etti.
-“Edirne her zaman başkent özelliğini koruyor”
Kosova Bölgesel Kalkınma Bakanı Fikrim Damka da Edirne’nin başkent olma özelliğini Osmanlı bakiyesiyle sürdürmeye devam ettirdiğini söyledi.
Balkanlar’da daha iyi ilişkilerin geliştirilmesi için platformla daha somut işbirliklerinin imza atılacağından şüphesinin olmadığını ifade eden Damka, şöyle konuştu:
“Balkanlar’dan anavatana girdiğimizde bizi karşılayan ilk şehir Edirne. Hem tarihten hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk sınırı bize ayrı bir değer verir. Balkanlar’da çok sık, 30 yıldır değişen sınırlar içerisinde hedef koştuğumuz barış. Barışı istiyoruz. Balkanlar’da barışın sağlanabilmesi, siyasilerin yapacağı işbirliklerine bağlı. Bunlara ek olarak kültürel, sportif ve diğer etkinliklerle bunları tamamlarsak Balkanlar’da barışı halklarımız daha rahat yaşayacaktır.
Balkanlar’da son 30 yıldır sık değişen sınırlar içinde biz barışı istiyoruz. Siyasilerin yapacağı iş birliklerine bağlı diğer etkinliklerle bunu tamamlarsak Balkanlar’da barışı halklarımız daha rahat yaşayacaktır. Türkiye’nin bunda rolü büyüktür.”
-“Savaş virüsünün yarattığı tehlike hala aktiftir”
Kosova eski Cumhurbaşkanı Fatmir Sejdui da Kosova’da 1998-1999 savaş döneminde yüzyıllardır büyük emeklerle inşa edilen her şeyin neredeyse yıkıldığını ifade ederek, “Bugün bile savaşla ilgili çok fazla konuşma yapılıyor. çünkü savaş virüsünün yarattığı tehlike hala aktiftir. İnsanların çoğu savaşı sevmez fakat seven birileri her zaman vardır.” dedi.
Sejdui, Ukrayna ile Rusya arasındaki savaş ve İsrail’in Gazze’ye saldırılarına işaret ederek, uluslararası faktörlerin bu savaşları durdurmak için çok istekli olmadıklarının görüldüğünü savundu.
Kosova ve Sırbistan ilişkilerine de değinen Sejdui, şunları kaydetti.
“Avrupa Birliği’nin yardım ettiği, ABD’nin desteklediği Kosova ve Sırbistan ilişkilerinin normalleşmesi ve aralarında yeni bir aşamaya girilmesi umuduyla müzekkere sürecinde bulunulmaktadır. Kosova ve Sırbistan ilişkileri noktasında iki egemen ülke arasındaki ilişkileri normalleştirmeyi amaçlayan, AB ve ABD tarafından desteklenen ciddi bir sürecin devam ettiğini umuyoruz. Dünyamızın dengelerini, ortak eğitim bilim ve kültür projelerinde işbirliklerini belirlemek için zamanı gelmiştir.
Uluslararası ilişkilerde yeni bir ruhun yaratılmasını isterim. Bu nedenle tavsiyemin yanı sıra NATO’da, Avrupa Konseyinde ve her türlü uluslararası kuruluşta Kosova’nın kapılarının bir an önce açılmasını gerekli görüyorum çünkü ancak bu şekilde Balkanlar’da barış ve istikrarın korunmasına katkı sunulacaktır. Bunun içinde vize serbestliği iyi bir işarettir.”
“Biz Makedonlar bağımsızlığımızı tanıyan ilk ülke Türkiye’nin olduğunu asla unutmayacağız”
Kuzey Makedonya eski Başbakanı Vlodo Buchkovki da Kuzey Makedonya ve Türkiye’nin dostane ilişkileri olduğunu ifade etti.
Ortak tarihe saygı duyduklarının altını çizen Buchkovk,”Biz Makedonlar 1991 yılında bağımsızlığımızı tanıyan ilk ülke Türkiye’nin olduğunu asla unutmayacağız.” dedi.
TÜ Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu da Osmanlı’ya başkentlik yapan Edirne’nin çok müstesna bir kent olduğuna işaret etti.
Osmanlı’nın gittiği her yere barış götürdüğünü ifade eden Tabakoğlu, “Osmanlı’nın muhteşem medeniyetinin ne olduğunu son yıllarda daha iyi anlıyoruz. Paxottoman denilen barış ortamı oluşturan Osmanlı’nın çekildiği yerlerdeki yaşananları görünce medeniyetimizin ne büyük olduğunu görüyoruz. Bunu Afganistan’da, Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Gazze’de görüyoruz. İnsan hakları deyince sadece kendi insanın hakkını düşünen bir medeniyete karşı adalet, barış ve ‘herkese insan hakkı’ diyerek hoşgörü ortamı sağlayan Osmanlı medeniyeti daha iyi kıyaslanabiliyor.” dedi.
Sempozyum Başkanı Prof. Dr. Mustafa Hatipler ise sempozyum hakkında bilgi verdi.
Sempozyum bildiri sunumlarıyla yarın sona erecek.
Bu arada organizasyonda “Balkan ressamların fırçalarından Edirne” adlı Balkan ülkelerinden kente gelerek tuvallere Edirne’yi yansıtan ressamların sergisi açıldı.