Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, yerel seçim sonuçlarını değerlendirirken, “Katılım oranının düşüklüğü partimizin oylarını da olumsuz etkilemiştir. Henüz 10 ay önce yapılan seçimlerde bize ve ittifakımıza büyük teveccüh gösteren yüzde 52,2 ile bizlere güçlü destek veren insanlarımızın önemli bir kısmının sandığa gitmekten imtina ettiğini görüyoruz. Bunun altında yatan nedenleri de en ince detayına kadar analiz ediyoruz. 31 Mart seçimleri yüzde 40,5 oy oranıyla Cumhur İttifakı’nın üstünlüğü ile sonuçlanmıştır” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, yerel seçim sonuçlarını değerlendirirken, “Katılım oranının düşüklüğü partimizin oylarını da olumsuz etkilemiştir. Henüz 10 ay önce yapılan seçimlerde bize ve ittifakımıza büyük teveccüh gösteren yüzde 52,2 ile bizlere güçlü destek veren insanlarımızın önemli bir kısmının sandığa gitmekten imtina ettiğini görüyoruz. Bunun altında yatan nedenleri de en ince detayına kadar analiz ediyoruz. 31 Mart seçimleri yüzde 40,5 oy oranıyla Cumhur İttifakı’nın üstünlüğü ile sonuçlanmıştır” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM’de grup toplantısında konuştu. Erdoğan’ın açıklamalarının satır başları şöyle:
“Rekabet seviyesi yüksek bir kampanya döneminden sonra seçim günü milletimizin sergilediği demokratik olgunluk gerçekten takdire şayandır. Ülkemiz aleyhine yürütülen onca kampanyaya rağmen demokrasimizin bir sandık sınavından başarıyla çıkmasını sağladık. 85 milyon olarak birlikte var olduğumuzu, hep birlikte Türkiye olduğumuzu tüm dünyaya yeniden gösterdik.
“SANDIKTAN ÇIKAN TAKDİR HANGİ YÖNDE OLURSA OLSUN SAYGINDIR”
AK Parti teşkilatlarıyla birlikte 15 Temmuz gecesi FETÖ’cü alçaklara karşı meydanlarda kurduğumuz Cumhur İttifakı da son seçimlerden alnının akıyla çıkmıştır. İttifakımızın devletimizin güvenliği milletimizin birliği ve demokrasimizin geleceği için ne kadar önemli olduğu bir kez daha anlaşılmıştır. Cumhur İttifakı olarak birlikte hareket ettiğimiz, omuz omuza beraber mücadele verdiğimiz MHP’nin Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli’ye ve ülkücü kardeşlerimize de teşekkür ediyorum.
Daha önce de ifade ettiğim gibi sandıktan çıkan takdir hangi yönde olursa olsun saygındır, makbuldür, başımızın üstünde yeri vardır. Siyasetçinin milletin iradesini küçümseme, yok sayma, görmezden gelme hakkı yoktur ve olamaz. bize oy versin veya vermesin sandığa giderek iradesini ortaya koyan tüm vatandaşlarımıza müteşekkiriz, minnettarız.
Katılım oranının düşüklüğü partimizin oylarını da olumsuz etkilemiştir. Henüz 10 ay önce yapılan seçimlerde bize ve ittifakımıza büyük teveccüh gösteren yüzde 52,2 ile bizlere güçlü destek veren insanlarımızın önemli bir kısmının sandığa gitmekten imtina ettiğini görüyoruz. Bunun altında yatan nedenleri de en ince detayına kadar analiz ediyoruz. 31 Mart seçimleri yüzde 40,5 oy oranıyla Cumhur İttifakı’nın üstünlüğü ile sonuçlanmıştır. Bu seçimlerde milletimiz 12 büyükşehir, 12 il, 346 ilçe ve 169 belde olmak üzere toplam 539 belediyenin emanetini AK Parti’ye vermiştir.
“HATAY ÜZERİNDEN SOSYAL FAY HATLARIMIZLA OYNAMAYA KALKTILAR”
Hatay’a özel bir parantez açmak durumundayım. Hatay 6 Şubat depremlerinden beri en çok örselenen, sürekli siyasi tartışmalara meze edilen şehrimiz olmuştur. Hatay ile aramızı bozmak için çok uğraştılar, pek çok iftira attılar. Hatay üzerinden sosyal fay hatlarımızla oynamaya kalktılar. 31 Mart seçimleri ile Hatay kendi üzerinden oynanan kirli senaryolara karşı tavrını çok net bir şekilde ortaya koymuştur.
Ana muhalefet partisinin Hatay’ın iradesini gasp etme girişimleri son dakikaya kadar devam etmiştir. YSK’nın baskı altına alınması dahil her yol denenmiş, ‘ölülere oy kullandırıldı’ gibi akla ziyan pek çok yalan söylenmiştir. CHP’nin milli irade hazımsızlığı ayyuka çıksa da YSK bu hezeyanlara karşı son noktayı koymuştur. Önümüzdeki dönemde şehrimizi ziyaret ederek Hataylı kardeşlerimize teşekkürlerimizi bizzat ifade edeceğiz.
“ÜLKEYİ YÖNETECEKLERİNİ ZANNEDEN ZAVALLILAR”
Sonuçlara bakarak bunun bir yerel seçim olduğunu unutup şımaranlar, pervasızlaşanlar, hatta farklı heveslere kapılanlar olduğunu görüyoruz. Adeta bir genel seçim havasına girmek suretiyle sanki ülkeyi yöneteceklerini zanneden zavallılar. Birileri kendilerince ‘yerel iktidar’, ‘merkezi iktidar’ diye Türkiye’de ikili bir yapı ihdas etmeye çalışıyor. Bu tarz söylemler DEM’lendikleri ittifak ortaklarına diyet borcu ödemeleri hamleleri değilse tam bir hayalden ibarettir. 81 ilimizde tek bir iktidar vardır, o da 14-28 Mayıs seçimleriyle milletin ülkeyi yönetme vazifesi verdiği Cumhurbaşkanı ve kabinesidir. Dün 16’ncı toplantısını yaptığımız kabinemiz de görevinin başındadır. Sapla samanı karıştırmaya çalışanları daha fazla vakit kaybetmeden bu gerçekle yüzleşmeye davet ediyorum.
Şurası tartışmasız bir gerçektir ki milletimiz bizden kapsamlı, samimi ve cesur bir öz eleştiri yapmamızı istemiştir. Karşımızdaki tablo nettir. AK Parti olarak biz de bu tablonun çok iyi farkındayız. Milletimizin mesajlarını baş tacı ederken sadece bununla kalmayacak, bu mesajların gereğini de mutlaka yerine getireceğiz.
Biz siyaseti birilerine imtiyaz sağlamak, makam, kültür ve unvan dağıtmak için yapmıyoruz. Hangi konumda olursak olalım hepimiz bu makamlarda milletimize ve Türkiye’ye aşkla hizmet etmek için bulunuyoruz. Bu konuda oluşan zafiyetleri süratle gidermek boynumuzun borcudur. Bakılmadık, incelenmedik, üstü açılmadık hiçbir nokta bırakmadan muhasebemizi neticelendireceğiz.
Büyük bir davanın temsilcileri olduğumuzun şuuruyla önümüzdeki dönemi yeni bir şahlanışın dönüm noktası haline getireceğiz. Kim ne derse desin AK Parti bu ülkenin, bu milletin partisi olmayı kendi insanımızla birlikte gönül coğrafyamızdaki 100 milyonların umudu olmayı sürdürecektir.
“BİZ BİTTİ DEMEDEN HİÇBİR ŞEY BİTMEZ”
Nereden nasıl geldiğimizi, nereye yürüdüğümüzü anlamamışlar. Bu hareketin kökleri çok derinde ve ufku çok geniş bir hareket olduğunu kavrayamamışlar. Beyler, bayanlar, şunu herkes görsün ve bilsin: biz bitti demeden hiçbir şey bitmez, bitmeyecektir. Kardeşlerim, biz bu ülkenin en dinamik partisiyiz, heyecanımız ilk günkü gibi dipdiri. Biz üye sayısı itibariyle Türkiye’nin en büyük partisiyiz.
Biz seçmenin mesajını okuruz, doğru okuruz. Gerekeni yaparız. Arızaları düzeltir, eksikleri giderir, tekrar yola koyuluruz. Kimse sevinmesin, kimse umutlanmasın, kimse farklı hevesler peşinde koşmasın. Biz buradayız, sapasağlam, dimdik, en güçlü halimizle elhamdülillah ayaktayız. Seçim sonuçlarını bir fırsat bilerek AK Parti’yi yıpratmaya, AK Parti’nin dengelerini bozmaya kalkışanları da gayet iyi biliyoruz, gayet iyi görüyoruz. Eleştiri tamam, öz eleştiri tamam ama AK Parti’yi, özellikle de fedakarlık abidesi olan AK Parti teşkilatını eleştiri ya da öz eleştiri maskesi altında hırpalamaya kalkışanlara da asla müsaade etmeyeceğiz. Medyadan, sosyal medyadan, televizyon ekranlarından Ak Parti’ye ayar vermeye çalışanlara kesinlikle rıza göstermeyiz. Milletimiz dışında hiç kimsenin yönlendirmesine ihtiyacımız yok.
“ENFLASYONLA MÜCADELEMİZİ ZAFERLE SONUÇLANDIRACAĞIZ”
Milletimizin bizden ve hükümetimizden beklentilerini çok iyi biliyoruz. Artık seçimin de olmadığı önümüzdeki 4 yıl içinde enflasyonla mücadelemizi inşallah zaferle sonuçlandıracağız. Geçmişte yaptık, yine yapacağız. Terörle mücadeleden asla taviz vermeyeceğiz, içeride ve dışarıda ülkemizin, milletimizin güvenliğini daha korunaklı hale getireceğiz.
Terör devleti İsrail 7 Ekim’den bu yana hem Gazze’de hem Batı Şeria’da insanlık dışı bir soykırımı icra ediyor. İsrail Batı’dan aldığı koşulsuz destekle büyük bir şımarıklık içinde insanlık tarihine şimdiden utançla yazılmış bir katliam yürütüyor. Seçim sürecinde de seçim sonrasında da birtakım merkezlerden şahsıma ve partimize yönelik bazı insafsız, izansız ithamlarda bulunuldu. Bu ithamların, bu alçak iftiraların üzülerek söylemeliyim ki bazı çevrelerde karşılık bulduğunu hatta bize karşı kullanıldığını da gördük. Birileri yalan olduğunu bal gibi bildikleri iddialar üzerinde bizi, partimizi, hükümetimizi ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni töhmet altında bıraktı. Hatta bazı sözde partiler ne yazık ki bu konuda bizim nasıl tavır takındığımızı bildikleri halde bizi kalkıp eleştiri yağmuruna tuttular. Bunu gerçekten söylemek istemezdim, bunu söylemeye gerek duymazdım ama mecbur kaldım. Hiç kimse ne şahsımın ne de bu kadronun Filistin meselesindeki sorgulayacak kalibrede, kapasitede değildir. Bizim hayatımız Filistin mücadelesiyle geçmiş, bizim hayatımız Filistin davasıyla anlam bulmuştur.
Hafta sonu Filistin davasının lideri misafirim olacak. Beraber birçok şeyleri dertleşeceğiz, konuşacağız. Unutmayın, 12 Eylül darbesiyle Konya’daki Kudüs mitinginin ardından geldi. Unutmayın, 28 Şubat darbesi Sincan’daki Kudüs gecesinin ardından geldi. Unutmayın, MİT’e yapılan operasyon, 17-25 Aralık darbe girişimi, 15 Temmuz ihaneti, siyonizmin uşağı vatan haini FETÖ tarafından bizim Filistin hassasiyetimizi kırmak için yapıldı.
Çok açık ve net söylüyorum: Milli Mücadele sırasında Türkiye’deki Kuvayı Milliye ne ise Hamas da işte aynen odur. Bunu söylemenin de bir bedeli olduğunun elbette farkındayım. Böyle bir dönemde hakkı ve hakikati haykırmanın zor olduğunu biliyorum. Ama bütün dünya bilsin, anlasın, idrak etsin: Ne suikast girişimlerine, ne darbe girişimlerinize, ne ekonomik saldırılarınıza, ne de algı operasyonlarınıza boyun eğmeyeceğiz. Tayyip Erdoğan olarak tek başıma kalsam dahi Allah ömür verdikçe Filistin mücadelesini savunmaya, mazlum Filistin halkının sesi olmaya devam edeceğim, devam edeceğiz.”