AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında, tepkilere neden olan sokak hayvanlarıyla ilgili yasa teklifi konusunda, “Dağdaki eli kanlı katil sürülerine methiyeler düzenler, kimse kusura bakmasın ama, bize vicdan ve merhamet nutku çekemez. Unutmayın, timsahın gözyaşları merhametten değildir” diye konuştu. Erdoğan ayrıca, “Orta Vadeli Program’ın olumlu sonuçlarını görmeye başladık. Enflasyonda en kötü tabloyu geride bıraktığımıza inanıyorum. Enflasyon inşallah bundan sonra daha hissedilir biçimde düşecektir” dedi.
(ANKARA) – AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında, tepkilere neden olan sokak hayvanlarıyla ilgili kanun teklifi konusundaki tartışmalara ilişkin “Dağdaki eli kanlı katil sürülerine methiyeler düzenler, kimse kusura bakmasın ama, bize vicdan ve merhamet nutku çekemez. Unutmayın, timsahın gözyaşları merhametten değildir” diye konuştu. Erdoğan Orta Vadeli Program’ın olumlu sonuçlarını görmeye başladıklarını söyleyerek, “Enflasyonda en kötü tabloyu geride bıraktığımıza inanıyorum. Enflasyon inşallah bundan sonra daha hissedilir biçimde düşecektir” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan konular şöyle:
“Bugün vefatının 29’uncu yıl dönümü olan Batı Trakya Türkleri’nin efsanevi lideri merhum doktor Sadık Ahmet’i bir kez daha rahmetle yad ediyorum. Dr. Sadık Ahmet inandığı değerleri savunmaktan, bu uğurda bedel ödemekten çekinmeyen bir dava adamıydı. Batı Trakya Türk azınlığı bu sahip olduğu kazanımlarda merhum Sadık Ahmet’in duruşunun büyük bir payı vardır. Kendisini bir kez daha rahmetle anıyor, ailesine ve yol arkadaşlarına sabır diliyor, Türkiye olarak tüm imkanlarımızla Batı Trakya’daki kardeşlerimizin yanlarında olacağımızı burada tekrar vurgulamak istiyorum. Yunanistan ile gelişen diyaloğumuzdan Batı Trakya Türk azınlığının hak ve hukukunun korunması noktasında da istifade ediyoruz.
Kıbrıs Türk halkı 1960’lardan beri neredeyse üç çeyrek asırdır haksızlığa, hukuksuzluğa ve ayrımcılığa maruz kalıyor. 1963 ile 1974 yılları arasında yaşanan katliamları birçoğumuz daha dün gibi hatırlıyoruz. Yıkılan köyleri, öldürülen çocukları, Ada’nın sadece yüzde 3’lük bölümüne sıkıştırılmak istenen Kıbrıslı kardeşlerimizin dramlarını asla unutamayız. Tüm bu zulümler işlenirken Batılı kurum ve kuruluşlar hiçbir şey yapmadı. Bugün Gazze soykırımını seyrettikleri gibi Kıbrıs Türk halkına yönelik etnik temizlik teşebbüslerini de uzaktan izlediler.
Federalizme dayalı tekliflere bizim de Kıbrıs Türkü’nün de karnı tok. Anavatan ve garantör ülke olarak duruşumuzu Barış Harekatı’nın 50’inci yıl dönümünde çok net biçimde tekrar ortaya koyduk. 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nı ülkemizden geniş bir heyetin de katılımıyla Kıbrıs Türkü kardeşlerimizle beraber büyük bir coşkuyla kutladık.
“Muhalefetin Türkiye’yi yabancı şikayet eden siyasetini terk etmeye başlamasını önemsiyoruz”
Muhalefetin Türkiye’yi yabancılara şikayet eden eski siyasetini terk etmeye başlamasını önemsiyoruz. Hatırlanacağı üzere sabık Genel Başkan döneminde CHP’nin dış politikada yaşadığı savrulmalar siyasi rekabet kavramıyla açıklanamayacak boyutlara ulaşmıştı. Kimi CHP milletvekilleri Avrupa’da ülke ülke dolaşıp PKK’nın Suriye’deki uzantılarının gönüllü avukatlığını yapıyorlardı. Geçen hafta 8’inci yıldönümünü geride bıraktığımız 15 Temmuz ihanetinin faillerini aklama görevini de yine CHP yönetimi üstlenmişti. Milletin, bir gecede 252 evladını şehit vererek yazdığı milli irade destanına, kontrollü darbe yaftası vuranlar da bu kifayetsizlerden başkası değildi. Türkiye’ye ve Türk siyasetine yakışmayan bu tavrın değişim işaretleri göstermesini, açık söyleyeyim, muhalefetin normalleşmesi adına kayda değer buluyoruz. Lefkoşa’da sergilenen birlikteliğin, başta terörle mücadele olmak üzere milli meselelerde istikrarlı bir şekilde sürdürülmesini temenni ediyorum.
Biz komşularımızla ilişkilerimizde gerilim peşinde asla değiliz. Yakın çevremizden başlayarak tüm ülkelerle dostluğumuzu ilerletmeye, bölgemizde ve dünyada dostlarımızın sayısını artırmaya bakıyoruz. Bu politikamızda da son derece samimiyiz, kararlıyız, iyi niyetliyiz. Tokalaşmak amacıyla uzatılan hiçbir eli havada bırakmayız. Ortak çıkarlar ve karşılıklı saygı çerçevesinde hareket edildiği takdirde aşılamayacak hiçbir engel görmüyoruz.
“Sene sonunda enflasyonu hedeflediğimiz seviyelere mutlaka indireceğiz”
Orta Vadeli Program’ın olumlu sonuçlarını görmeye başladık. Enflasyonda en kötü tabloyu geride bıraktığımıza inanıyorum. Enflasyon inşallah bundan sonra daha hissedilir biçimde düşecektir. Aşırı kar hırsının şişirdiği fiyat balonu kimi sektörlerde yavaş yavaş sönüyor. Fiyatlama davranışlarının tekrar piyasa gerçekleriyle uyumlu hale gelmeye başladığını görüyoruz. Bu dengelenme önümüzdeki dönemde güçlenerek devam edecektir. Sene sonunda enflasyonu hedeflediğimiz seviyelere mutlaka indireceğiz.
Daha 4 ay öncesinde meydanlarda bol keseden para dağıtıyorlardı, şimdi emeklilerimizi kapılarına dahi yaklaştırmıyorlar. Seçim bitti, sandıklar kapandı. Verilen sözlerin tamam rafa kalktı. CHP’li belediyelerin tamamı alameti farikası olan çöp, çukur, çamur, yolsuzluk, hırsızlık girdabına vatandaşlarımız tekrar kilitlendi. Vals ve dans gösterisi düzenlemeyi belediyecilik zannediyorlar. Beceriksizlik iş bilmezlik, ideolojik bağnazlık adeta bunların paçalarından akıyor.
“Cumhurbaşkanınız olarak yaşadığınız sıkıntıların tamamının farkındayım”
Şunu tüm kalbimle söylemek istiyorum: Benim çiftçim, üreticim, sanayicim, işçim şüphesiz en iyisine layıktır. Bilhassa ömrünün en güzel yıllarını; ailesine, ülkesine, milletine hizmet etmek için harcayan emeklilerimizin hakkını ödeyemeyiz. Hayatlarının ikinci baharında emeklilerimizin yanında yer almayı asli görevimiz olarak görüyoruz. Son 21 yılda emeklilerimizin hayat kalitesini yükseltecek birçok adım attık. Bizden önce emekli maaşları gerçekten insani standartların çok altındaydı. Kasım 2002’de nasıl bir ücret tablosuyla karşı karşıya olduğumuzu burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiğimizde en düşük emekli aylığı 66 lira, yani 43 dolardı. Yine bu dönemde asgari ücret 184 lira olarak uygulanıyor, bu rakam da 122 dolara tekabül ediyordu. Emeklilerimizin önemli bir kısmı asgari ücretin üçte biri civarında aylık almaktaydı. Bu dengesizliği giderecek pek çok düzenlemeyi hayata geçirdik. En düşük emekli aylığını, geçtiğimiz hafta yapılan artışla 12 bin 500 liraya, yani 380 dolara yükselttik. Son 2 yılda en düşük emekli aylığını yüzde 257 oranında artırmış olduk.
Emekli kardeşlerimizin şunu bilmesini arzu ediyorum: gösterdiğimiz tüm bu çabalara rağmen, Cumhurbaşkanınız olarak yaşadığınız sıkıntıların tamamının farkındayım. Serzenişlerinizi duyuyorum. Sorunlarınızı çözmek için tüm imkanlarımızı seferber ediyoruz. Bizim popülizmle işimiz yok. Bizim hayal tüccarlığıyla da işimiz yok. Biz meydanlarda söz verip sonra unutanlardan değiliz; verdiği sözün her zaman dimdik arkasında duranlardanız.
Efendim, muhalefet ne der? Bize ne muhalefetten. Efendim, medyada ne yazarlar? bize ne medyadan ya? Efendim seçkinler rahatsız oluyorlarmış. Tuzu kuru cazgırlar gürültü yapıyorlarmış, sesi çok çıkanlar ortalığı velveleye veriyormuş. Bunların hiçbirine bakmayız, hiçbirine aldırmayız yola devam ederiz. Biz, sadece milletimize bakar, milletimizin ortak hissiyatına bakar, ortak beklentilerine bakar, adımımızı da ona göre atarız.
“Türkiye’de bir başıboş köpek sorunu var”
Bugün bazı şeyleri açık açık konuşmamız gerekiyor; birileri ısrarla görmezden gelse de Türkiye’de bir başıboş köpek sorunu var. Daha önce de ifade ettim, dünyanın hiçbir medeni ülkesinde, modern şehrinde göremeyeceğiniz, bir sokak köpeği popülasyonuyla karşı karşıyayız. Maalesef bu sayı, her yıl asimetrik bir şekilde katlanarak artıyor. Üstelik bu başıboş köpekler; çocuklara, yetişkinlere, yaşlılara, başka hayvanlara, koyun sürülerine, keçilere saldırıyorlar. Trafik kazalarına sebep oluyor; en değerli varlıklarımız olan çocuklarımızı parçalamak suretiyle bizden kopartıyorlar. Artan kuduz vakalarını, yabancı ülkelerin Türkiye’ye gelen vatandaşlarına yaptığı uyarıları burada saymıyorum bile. Müdahale edilmedikçe sorun daha da büyüyor; kötüleşiyor, mesele tam anlamıyla çığırından çıkıyor.
Milletimiz bizden bu sorunu çözmemizi istiyor. Halkımız, sokakların güvenli hale gelmesini istiyor. Çocuklarımız, gönül rahatlığıyla okula gitmek, parkta oynamak istiyor. Vatandaşımız hem şiddetin hem sağlımıza yönelik tehdidin hem de istismarın sona ermesini arzuluyor. Bizim bu isteklere, bu arzulara, ülkemizin dört bir yanından yükselen feryatlara sessiz, tepkisiz, bigane kalmamız düşünülemez. Daha önce de ifade ettim, hayvanlar konusunda kimse bize merhamet dersi vermeye kalkışmasın. Hele hele, bölücü terör örgütünün beşikteki bebeği katletmesine, canlı bombaların şehirlerimizde masum sivilleri aramızdan almasına, Gazze’de, şu anda sayısı 16 bini bulan masum çocuğun, sayısı 40 bini geçen masum insanın katledilmesine ses çıkarmayanlar, kalkıp da bize merhametten bahsetmesin. Dağdaki eli kanlı katil sürülerine methiyeler düzenler, kimse kusura bakmasın ama bize vicdan ve merhamet nutku çekemez. Unutmayın, timsahın gözyaşları merhametten değildir.
“İnsan sevmiyorlar ki, bir köpeği nasıl sevecekler?”
Komisyon çalışmaları sırasında, köpek yüzünden hayatını kaybetmiş 10 yaşındaki kızının acısını yüreğinde taşıyan annenin, 10 yaşındaki oğlu parçalanmış babanın üzerine yürüyen bir karakter fukarasının diline en son alacağı kelime merhamettir. Değil insana, değil masum çocuklara, herhangi bir canlıya karşı, yüreğinde zerre miskal merhamet olan biri, kalkıp da o densizliği yapmaz. Ciğerparesini kaybetmiş yüreği yaralı bir anneyle empati kuramayan, başka canlılarla nasıl kursun? Eşrefi mahlukat olan insana sevgi göstermeyen, başka canlılara nasıl sevgi beslesin? İnsan sevmiyorlar ki, bir köpeği nasıl sevecekler?
“3-5 marjinal karakterin Meclis’i çalışamaz hale getirmesine eyvallah etmeyiz”
Ayrıca birileri muhalefet vekillerinin desteğiyle kalkıp geliyor, daha doğrusu buraya Meclis’e taşınıyor, Meclis koridorlarını işgal ediyor, utanmadan, sıkılmadan Meclis çatısı altında katil diye bağırabiliyor. Milletvekili milletin temsilcisidir. Milletvekili sadece kendisini seçenlerin değil, tüm Türkiye’nin, 85 milyonun tamamının vekilidir. Milletvekiline, hem yüce Meclis çatısı altında ‘katil’ diye bağıran da onu oraya getirip o cesareti veren de bütün millete karşı saygısızlık yapmıştır, edepsizlik yapmıştır. Biz bu densizliğe, bu edepsizliğe, bu şımarıklığa pabuç bırakacak, boğun eğecek bir grup değiliz. Biz 3-5 marjinal karakterin çığırtkanlık yaparak, çağırarak, bağırarak Meclis’i çalışamaz hale getirmesine eyvallah etmeyiz.
Böyle bir edepsizliğin tekrar yaşanmaması için gerekli tedbirler alınmalıdır. Utanç verici tüm sahnelere rağmen yasa teklifi dün komisyonda kabul edildi. Sadece insanları değil, sokak hayvanlarını da yaşatmayı amaçlayan kanun teklifimize ‘evet’ diyen tüm milletvekillerini tebrik ediyorum. Bu meseleyi, Meclis tatile girmeden önce inşallah Genel Kurul’un da takdirine sunacak; orada da taşkınlıklara prim vermeden, inanıyorum ki Cumhur İttifakı olarak, teklifi yasalaştırarak sokaklarımızı güvenli hale getireceğiz.
“Son bir haftadır ortalığı ayağa kaldıranlardan başıboş köpekleri sahiplenme kampanyamıza destek bekliyoruz”
Tabii teklifin yasalaşması sadece bir başlangıçtır. Bundan sonra esas önemli olan sahiplenme kampanyasıdır. Son bir haftadır ortalığı ayağa kaldıran sanatçılar, dernekler, medya mensupları başta olmak üzere tüm hayvanseverlerden başıboş köpekleri sahiplenme kampanyamıza güçlü destek bekliyoruz. Burada sergilenen yüksek hassasiyetin çok daha fazlasını, sahiplenme sürecinde de göreceğimize inanıyorum.
Sözlerimi tamamlamadan önce 2024 Paris Olimpiyat Oyunlarında yarışmak üzere dün Fransa’ya uğurladığımız sporcularımıza Mevla’dan başarılar diliyorum. Kendilerinden, milletçe göğsümüzü kabartacak müjdeli haberler bekliyoruz. Bu düşüncelerle her birinize 28’inci dönem, birinci yasama yılında gösterdiğiniz üstün gayretler dolayısıyla tekrar tebriklerimi iletiyorum.”