Sadece Amerika kıtasında değil dünyanın her yerinde fanatik hayranları olan müzik starları, rakiplerinin konserlerine gidiyor, birinin film galası olduğunda diğeri destek için oraya gidiyor. Örnek mi? Taylor Swift ile Beyonce’un dostluğu… Sadece …
Sadece Amerika kıtasında değil dünyanın her yerinde fanatik hayranları olan müzik starları, rakiplerinin konserlerine gidiyor, birinin film galası olduğunda diğeri destek için oraya gidiyor.
Örnek mi?
Taylor Swift ile Beyonce’un dostluğu… Sadece ikisi değil rekabetin dostluk ve dayanışmaya engel olmadığını gösteren starlar…
Bizde Taylor Swift ve Beyonce gibi dünyaca tanınan yıldızlar yok, ama dünyanın kendi ekseni etrafında döndüğünü sananlar ve rakiplerini küçümseyenler çok…
Bir şarkıcı sözü ve müziği kendisine ait olmayan bir şarkı üzerinden sosyal medyada, “Mekanın sahibi geldi. Bebeleri pistten alalım” diye yazıyorsa, kendini dev aynasında görüyor ve rakiplerini küçümsüyordur.
‘İyi insan’ farkı
Dilin kemiği yok, ama iyi kalplilik diye de bir gerçek var.
Bir şarkıcı veya oyuncu, rakipleri kendisine sorulduğunda her birine bir kulp bularak, medyada gündem olabilir ama bunun benim gözümde bir kıymeti yoktur.
Bir ünlü rakipleri hakkında pozitif şeyler söylediğinde medyada çok yer bulmayabilir, ama benim gözümdeki değeri artar. Çünkü bana göre rakipleri hakkında bile kötü konuşmayıp, onları öven ‘iyi insan’dır.
İrem Derici’nin Kral TV’nin YouTube kanalında Serhat Tekin’in sorularına verdiği yanıtlar tam da bu türdendi.
“Kariyerinde hiç sana engel olan, işlerini engelleyen durum veya kişilerle karşılaştın mı?” sorusuna Derici, “Onlara rağmen bu noktaya geldim” cevabı yerine şu yanıtı verdi:
“Hayır. Ben inanmıyorum zaten, bunlar çok 80’lerin hikâyeleri. Ön kesmeler falan filan… Arz talep meselesi bu. Talep gördüğün sürece zaten iş sana gelir.”
Her birine ayrı övgü
Serhat Tekin’in, “Simge, Derya Uluğ, Merve Özbey, Ece Seçkin… Bu kadın şarkıcılardan bir şey seç desem, neyi seçerdin?” sorusuna İrem Derici’nin verdiği yanıtlara bakar mısınız?
“Simge, çok kendi dünyasında… Kitapları, kedisi ve bitkileri ile evinde yaşadığı o maneviyat çok hoşuma gidiyor. Sesini de çok seviyorum. Sesini seçerdim.
Derya Uluğ’dan disiplinli olmasını alırdım. Uyumadan konserden gelir. Gider pilatesini yapar. Stüdyosuna gider. Yediğine içtiğine dikkat eder. Görüyorsun zaten, al kaşar rendele kızın karnında. Dal gibi kız.
Ece Seçkin’in divalığını alırdım. Seviyorum o divalığını. Geri vites yok Ece’de.
Merve Özbey’in ise aşırı sevgi dolu o büyük kalbini seçerdim. O kadar büyük bir kalp hiç görmedim çünkü.”
Şarkıcının Simge, Derya Uluğ, Merve Özbey ve Ece Seçkin için söyledikleri sosyal medyada ve magazinde gündem olmayabilir. Ancak bu; İrem Derici’nin rakiplerini ne denli yakından takip ve analiz ettiğini, bunu onların zaaflarından yararlanmak için değil, örnek alacağı yanlarını saptamak için yaptığını gösterir ki, bence bu da çok önemli bir meziyettir.
TV’ye yakışmıyorsun ekran seni sevmiyor!
“Bir gün biri bana, ‘Sen televizyona yakışmıyorsun, ekran seni sevmiyor’ deyince, televizyona çıkmayı noktalamıştım. O gün bugündür mesafeli olmuştum, ama hiç de fena değilmişiz sanki… Gel gör ki canım Ali Sunal hatırına geldik, ‘Esme’ dedik, ‘Hay Hay’ dedik.”
X’te görüp, aldığım bu satırların sahibi olmayan bir şeyi olmuş gibi yazarak, bunun üzerinden prim yapacak bir isim değil…
Müzik dünyasına birçok ölümsüz eser kazandıran söz yazarı, besteci ve yorumcu Nazan Öncel bunları yazan…
Yıllardır televizyona çıkmamasının gerekçesini ilk kez itiraf eden Nazan Öncel, buna sebep olan kişinin kim olduğunu niye açıklamaz?
Herkesin bir yoğurt yiyişi var, Nazan Öncel’inki de demek ki böyle.
Bana göre doğru olan şuydu:
Nazan Öncel, olay yaşandığında bunu olduğu gibi kamuoyuna duyurmalıydı. Sanatçı yıllardır sır olarak tuttuğu olayı açıklayıp, faili hâlâ ‘Sarı çizmeli Mehmet Ağa’ gizeminde bırakmamalıydı.
GÜNÜN SÖZÜ
“Empati, sabır ve içtenlikle dünyayı başka bir insanın gözünden görmektir. Bu, okulda öğrenilmez; hayat boyunca gelişir.” (Albert Einstein)