Milyonlarca genç işsizimiz, 5 milyon emekli de çalışanımız varmış! “Çalışan emekliler”e gecikmeli de olsa verilecek olan 5 bin liralık bayram ikramiyesine ilişkin haberde dikkatimi çekti. Bir yandan emekli olmak için can atan milyonlar öte …
Milyonlarca genç işsizimiz, 5 milyon emekli de çalışanımız varmış!
“Çalışan emekliler”e gecikmeli de olsa verilecek olan 5 bin liralık bayram ikramiyesine ilişkin haberde dikkatimi çekti.
Bir yandan emekli olmak için can atan milyonlar öte yanda emekli olmasına rağmen çalışmaya devam edenler ve yıllardır iş arayan gençler!
Daha da ilginci, emekliler 2008 öncesine kadar çalışırken aldıkları maaşın yüzde 70’ini alırken şimdi bu oran yüzde 28’e düşmüş.
En çarpıcı olanı ise öğretmenlerimizin durumu.
Emekli olduklarında ne başöğretmenlik ile hak ettikleri unvan getirisinden ne de maaşlarına eklenen seyyanen zamdan yararlanabiliyorlar.
Emekli olduklarında adeta apoletleri sökülmüş asker durumundalar.
Tam bir paradoks…
Peki emeklilik hakkını elde etmelerine rağmen 5 milyon insanımız neden hâlâ çalışmaya devam ediyor?
Asıl önemli soru bu?
■ Çalışmayı çok sevdiklerinden mi?
■ İşyerleri onlardan vazgeçemediği için mi?
■ Ekonomik sıkıntılar buna zorladığından mı?
■ Maaşları azalacağı için mi?
■ Hobileri olmadığından mı?
■ Çifte maaş almak için mi?
■ İkramiye ya da tazminatları erimesin diye mi?
■ Ek avantajları kesileceği için mi?..
Ve daha neler, neler.
Dışarıdan bakıldığında çok bilinmeyenli bir denklem gibi gözüküyor.
Öyle de.
İçeriden nasıl gözüküyor bilmiyoruz ama belli ki onlar da işin içinden çıkamıyor. Tıpkı üniversitelere yönelik insan gücü planlamasında olduğu gibi.
Sürekli yeni üniversite ve yeni bölümler açıp kontenjanları ve mezun sayısını artırıyoruz ama detaylarda boğuluyoruz.
Örneğin,
■ Son 10 yılda mezun olan üniversite mezunlarından ne kadarı istihdam edildi?
■ Ne kadarı kendi alanıyla ilgili bir işte çalışıyor?
■ Ne kadar asgari ücretin üzerinde maaş alıyor?
■ Ne kadarı dünya standartlarında eğitim alıyor?
■ Ne kadarı girdiği üniversiteden, aldığı eğitimden ve okuduğu bölümden memnun?
■ Ne kadarı eğitim gördüğü alanda kendisini yetkin hissediyor?
■ Ne kadarı mutlu ve gelecekten umutlu?
■ Ne kadarı mezun olur olmaz iş buluyor?
■ Ne kadarı emekli oluncaya kadar kaç iş değiştiriyor?
■ Ne kadarı emekli olduktan sonra da çalışmaya devam ediyor?
■ Ne kadarı işsiz kalacağını bile bile diploma peşinde koşuyor?..
Hepsi de zor sorular ama cevabını bulamadığınız sürece mutlu olamayız. Bu yüzden sorunları halının altına süpürme yerine çözüm üretmeliyiz…
Neden emekli olmuyorlar?
Diğer çalışanlar bir yana öğretmenlerimizin neden emekli olmadıklarını direkt kendilerine sorduk. Bakın ne diyorlar:
“Öğretmenlerin emekli olduklarında gelirleri yarıdan fazla düşüyor. Çünkü ek ders ile uzman ve başöğretmenlik unvanlarından dolayı aldıkları ücretler kök maaşa eklenmiyor. Ek ders adı üstünde ek gelir olduğu için eklenmemesi doğal ancak uzman ve başöğretmenlik unvanları, Öğretmenlik Kariyer Basamakları Sınavı kapsamında alınıyor. Diğer mesleklerde alınan her unvanla birlikte artan maaş, kök maaşa eklenirken öğretmenlerinki ek gelir olarak kabul ediliyor.
Bir de son zam döneminde memurlara 8 bin TL’lik seyyanen zam yapılmıştı. Bu zam da kök maaşa eklenmediği için emekli maaşına bir katkısı olmuyor.
Örneğin 1’in 4’ü kadrosundaki 28 yıllık bir öğretmenin Aralık 2023 maaşı 5.811 TL’lik başöğretmenlik unvanı ve seyyanen 8.000 TL’lik zam dahil, 30.710 TL. 4.310 TL’lik ek ders ücreti de eklendiğinde yaklaşık 35 bin lira.
Peki bu öğretmenimiz bugün emekli olsa alacağı emekli maaşı ne kadar? 15.000 TL civarında.
Öğretmenler bu durumu, “emekli olurken apoletlerimizi sökerek emekli ediyorlar” şeklinde yorumluyorlar.
O nedenle pek çok öğretmen maaşı yarı yarıya düşeceği ve geçim sıkıntısı yaşayacağı için emekli olmuyor. Bu da atama bekleyen öğretmenlerin de önünü tıkıyor. Gelinen nokta da sadece onları değil, kendilerini de rahatsız ediyor!..”
Üniversitelerde farklı mı?
Onlara da bir dokunun bin ah işitin!
Aldıkları maaşlar dünün çok gerisinde.
Geçinemiyorlar, öğrencilerine rol model olamıyorlar, yayınları takip edemiyorlar, araştırma yapamıyorlar ama buna rağmen üniversite sayıları ve kontenjanlar sürekli artıyor.
Ne olur onların sorunlarıyla çok daha yakından ilgilenelim.
Yaptıkları onca fedakarlığın bir karşılığı olmalı…
Yasal ama adil mi?
Emekli olan ya da olmaya aday çalışanlarımızdan en sık duyduğumuz iki kelime bu yönde yapılan düzenlemelerin ne kadar yasal ve adil olduğu yönünde.
“Yasal olabilir ama ne kadar adil” diyorlar.
Şu günlerde tartışılan asgari ücret çalışmalarında da yine benzeri süreçler yaşanıyor. Umarız tüm paydaşları mutlu eden bir rakamda anlaşma gerçekleşir.
Dahası emeklilerimizden ne kadarı belirlenecek bu asgari ücret düzeyinin üzerinde maaş alacak, ne kadarı altında kalacak?
Kök aylıklara zam yapılırken, altında kalanlar kadar çok uzun yıllar çalışan ve yüksek prim ödeyerek sisteme can simidi olan emeklilerimiz de unutulmamalı…
Özetin özeti: Asgari ücret, çalışanlara ve emeklilere yapılacak ücret artışı, sadece emeklilerin sorunu değil, ülkemizin sorunu. Hiçbir yurttaşımız açlık sınırının altında kalacak bir maaşa mahkum kalmasın. Özellikle de çok uzun yıllar alın teri döküp, prim yatıranlar…