Köyceğiz’de gerçekleştirilen Sanmar Denizcilik Büyükler Türkiye Şampiyonası’nda kadınlar ve erkeklerde şampiyonluğa uzanan Fenerbahçe Kürek Şubesi, önümüzdeki 10 yılda Türkiye’ye olimpiyat madalyası getirmeyi hedefliyor.
Köyceğiz’de gerçekleştirilen Sanmar Denizcilik Büyükler Türkiye Şampiyonası’nda kadınlar ve erkeklerde şampiyonluğa uzanan Fenerbahçe Kürek Şubesi, önümüzdeki 10 yılda Türkiye’ye olimpiyat madalyası getirmeyi hedefliyor.
Dereağzı’nda bulunan Lefter Küçükandonyadis Tesisleri’nde AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Fenerbahçe Kürek Şubesi Sorumlusu Ozan Bayülken, 110 yıllık şubenin başarıları ve hedeflerini anlattı.
Her şampiyonluğun ayrı bir hikayesi olduğunu vurgulayan Bayülken, “Gerçekten çok çekişmeli yarışlar oldu. Son 6 yılda hem kadınlar hem de erkeklerde Türkiye Kupası ve Türkiye Şampiyonası’nda 24 kupanın tamamını aldık. Böyle bakınca işi domine etmişiz ve kesin favori gibi görülebiliriz. Ancak yarışlar öyle değildi. Ezeli rekabette çok büyük çekişme vardı. Bizim yarışlar 6-7 dakika sürer, farklar 1-2 saniye olur. Bu da çok büyük bir fark değil. Çok çekişmeli yarışlar oldu. Rakibimiz yıllardır şampiyon olamamanın verdiği hırsla mücadele ediyor. Kupada 9 yarışın 7’sini kazanmıştık, Türkiye Şampiyonası’nda da 6’sını kazandık. 6 yılda 24 kupanın tamamını kazanmak bizim için büyük bir sevinç kaynağı. Onur duyuyorum takımımla. İnşallah yedinci sezonda 4 kupa daha ekleyeceğiz.” açıklamasını yaptı.
“Fenerbahçe’nin imkanları Avrupa kulüplerinin çok üzerinde”
Fenerbahçe Kürek Şubesi’nin 1914 yılında kurulduğuna dikkati çeken Bayülken, şöyle devam etti:
“Fenerbahçe Kayıkhanesi başlı başına bir okul. Kurtuluş Savaşı’nda dereden mangalara silah taşıyan kürekçilerin devamıyız biz. Kulüp içinde de Türk sporunda da misyonumuz farklı. Kürek çok amatör bir spor ama Fenerbahçe’nin imkanları Avrupa kulüplerinin çok üzerinde. Çok büyük destek alıyoruz yönetimden. Sadece Ali Koç yönetimi değil, daha önceki yönetimler de kayıkhaneyi her zaman desteklemiştir. Bu destek de başarıyı getiriyor. Geçmişten gelen bir kültür de olduğu için üzerine koyarak devam ediyoruz. Tabii ki ezeli rekabetin bunda çok büyük payı var. Rakiplerimiz, bizim futbolda, basketbolda mücadele ettiğimiz rakipler olmasaydı, bu kadar popüler olmayacaktı kürek. Mevcut rekabet, diğer kulüplerin yaptığı yatırımlar, bizi daha başarılı olmaya teşvik ediyor.”
General Harington Kupası’nın hikayesini anlatan Zaferin Rengi filmine de vurgu yapan Bayülken, kayıkhanenin Kurtuluş Savaşı’nda mangalara silah taşımasının da belgeselinin yapılabileceğini, bunun Türk sporu ve Fenerbahçe Kayıkhanesi için güzel bir hatıra olabileceğini belirtti.
“Fenerbahçe dünyanın en büyük spor kulübü”
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un sarı-lacivertli kulüp için söylediği ‘Dünyanın en büyük spor kulübü’ sözlerini değerlendiren Bayülken, şunları söyledi:
“1984’ten beri kürek camiasının içindeyim ve 40 yıldır Fenerbahçe Kulübündeyim. Fenerbahçe dünyanın en büyük spor kulübü. Bu klişe bir söz değil. Bunu yaşayan birisiyim. Türkiye’de amatör sporların belki de yarısı Fenerbahçe’dir. Son olimpiyata yanılmıyorsam 22 sporcu katıldı Fenerbahçe’den. Amatör sporların kılcal damarlarından biri olan Fenerbahçe, her branşta önemli yatırımlar yaparak sadece kendi başarısını değil, rakiplerini de teşvik ediyor. Ancak biz 9 dalda mücadele ederken, rakiplerimiz 2-3 dalda bizimle mücadele ediyor. Biz amatör branşları tamamen yönetimin desteğiyle götürmeye çalışıyoruz. Bu da kulüp için ağır bir yük. Burada devlet katkısı çok önemli. Daha önce vergi stopajlarıyla amatör spora destek olunuyordu. Bu sonrasında kalktı, daha sonra bir daha verilecek denildi. Başkanımızın seçildiği günden bu yana amatör sporlara verdiği büyük destek, Türk sporunun geleceği adına da umut verici.”
“Giderek artan bir ivme mevcut”
Üç dünya şampiyonluğu, 6 da Avrupa şampiyonluğu bulunan Fenerbahçe Kürek Şubesi’nin uluslararası arenadaki başarılarını artırmayı hedeflediklerini aktaran Bayülken, “Kürekte uluslararası düzeyde tartışılan bir konu var. Bizim de Şampiyonlar Ligi’miz olsa, çok farklı boyutta başarılar elde edeceğiz. Milli takım düzeyinde daha mütevazı başarılar var ama giderek artan bir ivme mevcut. Olimpiyatlara katılıyoruz, kota alıyoruz. Son 6-7 senedir ara vermeden Avrupa Şampiyonası ve Dünya Şampiyonası’nda ortalama 10 madalya kazanıyoruz. Bu sene rakam daha da artabilir.” ifadelerini kullandı.
Yıldız sporcuların Balkan Şampiyonu olduğunu da hatırlatan Bayülken, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Balkanlar kürekte ekoldür. Sırbistan, Romanya gibi ülkeler çok üst seviyede. Yunanistan da son 20 yıldır büyük atılımlar yapıyor. Bu ülkelerin arasında bizim kadın ve erkek takımlarımızın yıllardır ilk 2 sırayı kaptırmaması, altyapıdaki çalışmaların eseri. Şampiyonlar Ligi’nin olmaması, kulüp başarılarını uluslararası yarışlarda biraz geri planda bırakıyor. Tüm Avrupa’da kürek daha çok devlet tarafından destekleniyor. Kanada, ABD, Yeni Zelanda gibi ülkelerde de üniversiteler tarafından destekleniyor. Milli takımları bu yüzden çok güçlü. Onların imkanlarıyla, milli takımlar düzeyinde bu madalyaları alabilmek mucize gibi. Türkiye’de yıllardır konuşulan bir kürek parkuru var, inşallah yakında bitecek. Edirne’de yapılıyor. Bunun dışında milli takım olarak fazla teknemiz yok, tekneleri koyacak yerimiz de yok. Milli takım sürekli otellerde kamp yapıyor ama öyle futbol takımlarının kamp yaptığı 5 yıldızlı oteller gibi değil. 1 yıldızlı, 2 yıldızlı otellerde kalıyor milli takım. Uzun dönemli kamplar oluyor. 45 gün, 60 gün kalınıyor. Tesis konusunda çeşitli problemler yaşıyoruz.”
Fenerbahçe olarak milli takımın imkanlarının çok üzerinde olduklarını vurgulayan Bayülken, “Tabii ki burada farklı yapılar söz konusu. Gençlik ve Spor Bakanlığının duruma bakışıyla bizim bakışımız daha farklı. Biz kulüpte daha çabuk karar alıp uygulayabiliyoruz. Devlet bürokrasisi daha farklı ve uzun süreli işliyor. Böyle olunca da aksama oluyor. Bakanlığın bir TOHM projesi var. Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezi, 12 yılda bir tane madalyası olmayan bir yapı. Orada madalya alan çocuklar ya Fenerbahçeli, ya Galatasaraylı.” şeklinde konuştu.
2028 Olimpiyatları’nda yer alacak deniz küreği branşıyla ilgili Bayülken, Türkiye’nin deniz ülkesi olmasının ve kendi tesislerinin de deniz kenarında yer almasının avantaj sağlayacağını vurgulayarak, “İki yıldır milli takım bu kulvarda Avrupa Şampiyonası’na katılıyor. Mevcut sporcu havuzumuz da bu müsabakalara katılmaya müsait. Şu anda bir ulaşım sıkıntısı var. Antrenmanlarımız Ömerli Barajı’nda, İstanbul trafiğinde gidip gelmek zor. Ama Kalamış’tan suya inmek daha farklı. Ben Türkiye’nin mutlaka 2028’de deniz küreğinde 2 ya da 3 olimpiyat kotası alacağına inanıyorum. İyi planlama yaparsak ciddi bir avantajımız olabilir. İyi planlama olmazsa, deniz küreği için bir ada ülkesi dahi olsanız bir şey değişmez.” açıklamasını yaptı.
“Dünya Şampiyonası’nda altın madalya hayaldi ama gerçekleştirdik”
Pandemi döneminin ardından insanların açık havada spor yapmak için küreğe yöneldiğini ve birçok kulübün açıldığını dile getiren Bayülken, bu durumun branşın popülerleşmesi adına olumlu olduğunu söyledi.
Birçok eski sporcunun Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde 70’in üzerinde kulüp açtığını anlatan Bayülken, “Tabii başka sorunlar oluştu. Bir kere güvenlik sorunu var. Acemi bir insan denize açılıyor. Altınızdaki malzeme ne kadar kaliteli, açık denizdeki rüzgara ne kadar dayanıklı? Bir deniz trafiği var. İnsanların buna yönelmesi, küreğin popülerliğini artırdı ama bizim yaptığımız sporla bunun alakası yok. Nasıl girip bir spor salonuna üye oluyorsanız, bu da onun gibi bir durum. Belli bir aylık ücret veriyorsunuz, yaşınız, fiziğiniz önemli değil. Bu parayı verince sizi suya indirip kürek çektiriyorlar. Ama bu sayede bilinirlik artıyor. Bu da artınca veliler çocuklarını kürek sporuna yönlendiriyor. Bu önemli bir katkı. Bir okula gidip sporcu seçmesi yaparken, kürek dediğiniz zaman artık fikirleri oluyor. Daha önce bunun sıkıntısını yaşıyorduk. Spor il müdürlükleri ve belediyeler işin içine girdi, yardımcı oluyorlar. Yaygınlaştıkça sporcu adayı sayısı artıyor.” diye konuştu.
Kürekte başarılı olan sporcuların dünyanın birçok ülkesinden yüzde 100 burslu şekilde eğitim daveti aldığını da hatırlatan Bayülken, “Bunun örneği çok. Sonuçta benim 19 yaş altı takımından itibaren Avrupa ve Dünya Şampiyonası madalyası olmayan sporcum yok. Bu madalyaları kazandığınız zaman, İngiltere ve ABD’deki üniversite antrenörleri takibe başlıyor, sporculara davet gönderiyorlar. Çocuğun da hevesi varsa, yabancı dili yeterliyse, birkaç yazışmanın ardından gidebiliyor. Davet almayan sporcu neredeyse yok gibi. Türkiye’deki üniversiteler de yüzde 100 burs veriyor. Bu yönetmeliğin çıkması çok iyi oldu. Avrupa ve Dünya Şampiyonası’nda madalya alırsanız, yüzde 100 burs kazanıyorsunuz. Bu durum da özellikle velilerin çocuklarını küreğe yönlendirmesini sağlıyor.” şeklinde konuştu.
Son olarak sarı-lacivertli kulübün hedefleri hakkında konuşan Bayülken, sözlerini şöyle tamamladı:
“10 yıl önceki hedeflerimizle bugünküler arasında büyük bir fark var. O dönem ‘Dünya Şampiyonası’nda madalya almak’ bir hayaldi, şimdi ise altın madalyalarla dolu bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Altın madalyaları kazanıyoruz. Geleceğe dair hayallerimiz, şimdiye kadar ulaştığımız başarıların ötesine geçiyor. Hedefimiz, şubemizden çıkan sporcuların olimpiyatlarda madalya kazanması. Bu ulaşılması zor bir hedef olsa da heyecanımızı ve motivasyonumuzu arttırıyor. Dün hayalini kurduğumuz bugünkü gerçekler, yarının hedeflerini şekillendiriyor. Dünya Şampiyonası’nda altın madalya kazanma hedefini gerçekleştirdik. Şimdi sıra olimpiyatlarda madalya almak için çalışmakta. Bu yolculukta geçmişin başarıları ve geleceğin umutlarıyla dolu bir kararlılıkla ilerliyoruz.”