CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Balıkesir Belediye Başkanları Aday Tanıtım Toplantısı’nda, “Bütün Balıkesir şahit ki biliyor ki Ahmet Akın, Millet İttifakı’nın adayı olarak o seçimi alıyordu, kabusu bitiriyordu. Dürüst, çalışkan, insan ve parti ayırmayan, siyaset ayırmayan, hizmet eden bir belediye başkanı olarak Balıkesir’e geliyordu. O süreçte dediler ki ‘Adayınızı geri çekin, burayı biz istiyoruz.’ Vallahi biz ikilettik, Ahmet dedi ki ‘Genel merkezimiz karar verdiyse olur.’ Gözleri yaşlıydı, ağlaya ağlaya ama ‘madem ittifaktır’ dedi ve çekildi. Burayı öyle istediler, İsmail Ok’a verildi. İsmail Ok da emaneti aldı, iki eliyle AK Parti’ye verdi. Ödülünü aldı mı, aldı. Şimdi AK Parti onu tekrar milletvekili yaptı. Ne var ortada? Ortada milli irade hırsızlığı var. Ne var ortada? Ortada Balıkesir’in iradesinin çalınması var. Eğer Ahmet Akın gelirse hem vallahi hem billahi Balıkesir’de kavga olmaz, huzur gelir. Ahmet Akın’a oy verince Balıkesir kendine gelir” dedi. İliç’te yaşanan maden fac
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Balıkesir Belediye Başkanları Aday Tanıtım Toplantısı’nda, “Bütün Balıkesir şahit ki biliyor ki Ahmet Akın, Millet İttifakı’nın adayı olarak o seçimi alıyordu, kabusu bitiriyordu. Dürüst, çalışkan, insan ve parti ayırmayan, siyaset ayırmayan, hizmet eden bir belediye başkanı olarak Balıkesir’e geliyordu. O süreçte dediler ki ‘Adayınızı geri çekin, burayı biz istiyoruz.’ Vallahi biz ikilettik, Ahmet dedi ki ‘Genel merkezimiz karar verdiyse olur.’ Gözleri yaşlıydı, ağlaya ağlaya ama ‘madem ittifaktır’ dedi ve çekildi. Burayı öyle istediler, İsmail Ok’a verildi. İsmail Ok da emaneti aldı, iki eliyle AK Parti’ye verdi. Ödülünü aldı mı, aldı. Şimdi AK Parti onu tekrar milletvekili yaptı. Ne var ortada? Ortada milli irade hırsızlığı var. Ne var ortada? Ortada Balıkesir’in iradesinin çalınması var. Eğer Ahmet Akın gelirse hem vallahi hem billahi Balıkesir’de kavga olmaz, huzur gelir. Ahmet Akın’a oy verince Balıkesir kendine gelir” dedi. İliç’te yaşanan maden faciasına da değinen Özel, “İliç’te facianın yaşanmasına sebebiyet veren imza, ÇED raporunun imzasıdır. Onun altında imzası olan dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum’dur. ‘Ne alakası var benimle’ dediği imza, ‘Heyelan riski yoktur’ diye attığı, evlatlarımızı felakete sürüklediği bir imzadır. Bundan sonra vatandaşlarımızdan talebimizdir, uyarımızdır. İliç felaketinin müsebbibini İstanbul’un felaketi yapmasınlar, İstanbul’un felaketine engel olsunlar” diye konuştu.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Balıkesir Aday Tanıtım Toplantısı’na katıldı. Kurtdereli Spor Salonu’ndaki tanıtım toplantısında konuşan Özel, şunları söyledi:
“Elbette ‘Memleketin neresi’ dendiğinde Manisalıyım ancak Trabzon’da, Gaziantep, Erzurum, Trakya’da pek çok partilimiz şöyle söylüyor, ‘Kızım sizde’ diyor ya da ‘Damadım hemşehrin’ diyor. Nereliler diyorum, kimi Balıkesirli, kimi Edremitli diyor. Kimse Türkiye’de Balıkesir ile Manisa’yı birbirinden ayrı görmüyor. Ben de CHP’nin Genel Başkanı olarak Balıkesir’i memleketim görüyorum.
“ADAYLAŞTIRAMADIKLARIMIZA DA KEFİLİZ”
Bizim belediye başkanlarımız bir başka şeyle meşgul olmak yerine işine motive olan, kentine motive olan, kenti geliştirmeye, işini iyi yapmaya motive olmuş kişilerdir. Ben burada aday gösterdiğimiz her arkadaşımızın, geçmişte partimizde bu görevi yapmış herkesin işini gücünü bırakıp kentine yoğunlaştığını, kendi gelirini, varlığını, çevresini, partisini zenginleştirmeyi, kendi etrafını zenginleştirmeyi değil kenti güzelleştirmeyi tercih eden namuslu, çalışkan arkadaşlarımızı yürekten tebrik ediyor ve onlara alkış istiyorum. Bizde birileri gibi yolsuzluklar, birtakım örgütlere bağlı olduğu için zorla istifa ettirmeler yok. Göreve getirdiğimiz arkadaşlara, görev verdiğimiz, aday yaptığımız arkadaşlara ne kadar güveniyor ve kefilsek aday adayı olup adaylaştıramadıklarımıza bu görevi yapıp adaylaştıramadıklarımıza da kefiliz. CHP’nin Genel Başkanı olarak bu kefaleti açıkça ortaya koyuyorum. Görevdeyken iyi olmayınca istifa etmeler, başka partiye gitmeler, oradan partiye ateş etmeler. Vallahi 3, 5 kişinin, iktidara yakın gazetelerin manşetine çıkmasının bir önemi yok. 16 bin 500 aday adayı vardı bu partide, 3’ü, 5’i öyle yapıyor ama sabahleyin adaydan erken kalkıp adayı arayıp ‘Hadi çalışmaya gitmiyor muyuz’ diyen aday adayımız, kendisine ayırdığı bütçeyi ilçe başkanına getiren aday adayımız, kendisine giydirdiği aracı belediye başkan adayıma tahsis eden aday adayımız var bizim. Bizim gönlümüzün manşetinde bu arkadaşlar var, onları yürekten alkışlıyoruz.
“İSTANBUL’DA BÜYÜK BİR ZAFER ELDE ETTİK”
Ben yerel seçimleri çok önemsiyorum. Hem öğretici seçimler hem hepimizin tarihlerinde unutamayacağı şeyleri yaşadığımız anılar biriktiriyoruz. 2019 seçimlerini 11 büyükşehirde kazanırken bunlardan bir tanesi İstanbul’du. İstanbul’daki başarımızı hazmedemediler, YSK’ya gittiler, olur olmaz belgeler sundular, yalanlar attılar. 31 Mart seçimlerini iptal ettirdiler. 23 Haziran’a kadar gece gündüz çalıştık. O bütün çalışmanın sonunda büyük bir zafer elde ettik. Çok memnunuz. Büyük mutluluklar elde ettik, hepsi zihnimizin en müstesna köşesinde. Ama ben o seçimde bir şey öğrendim, bir ders aldım ve onu hiçbir zaman unutamam. Fatih’teki arkadaşların yanına vardım, esnaf gezmeye başladık beraber. Şimdi gitsem bulacağım bir sokağın hemen başındaki bir dükkan, bakkal ile market arası. Kapının içinde böyle ak sakallı bir hacı amca var. Girince ben tam kendimi tanıtacağım. Bana güldü, ‘Gel bakalım Özgür Bey’ dedi. Böyle muzipçe gülünce anladım ki bizden değil. ‘Ne yapmaya geldin’ dedi, dedim ki ‘Ekrem Başkana oy istemeye geldim’. ‘Yok öyle hiç konuşma’ dedi. Biraz canım sıkıldı, sustum. ‘Sen beni dinleyeceksin’ dedi. ‘Buyur hacı amca’ dedim, ‘Gel bak’ dedi. Böyle üstüne vurdu elektronik terazinin, ‘Burada yenisi var ama bak bununla bir eşit kefeli terazi var. Bu hacı bu dükkanda 40 yıl nohut, fasulye, pirinç, bulgur tarttı. Böyle kefeleri yamuk yumuk olmuş koca bir terazi geldi arkadan. Bu dedi dengeye gelir böyle. Hacı amcan tutar, pirinçse pirinç, nohutsa nohut ucundan bir atar ki öbür taraf bassın. Müşterinin tarafına atar.’ Niye dedim. Dedi ki ‘Ben hak geçmesin isterim, ben belki 40 senede o tarafa 2 kamyon nohut atmışımdır. 2 kamyon bulgur, fasulye atmışımdır ama hak geçirmemişimdir. Bak bu hacı amcan 25 senedir Tayyip Bey’e oy veriyor, o kime ver dediyse ona veriyorum. Bu sefer de Binali’ye verdim. Gelecek sefer de Tayyip Bey kimi derse ona vereceğim’ dedi. ‘Tamam mı’ dedi. ‘Tamam canın sağ olsun’ dedim. ‘Dur anlamadın’ dedi. ‘Ama bu sefer Ekrem’e vereceğim’ dedi. ‘Niye’ dedim. ‘Bu sefer hak geçti evladım’ dedi. ‘Bu hacı amcan hiç hak geçirmedi, bu sefer de geçirmez. Bu sefer oyu hak geçti diye Ekrem’e vereceğim’ dedi. Bunu Balıkesir’de niye anlattım biliyor musunuz? Bu milletin feraseti o bakkal hacı amcanın feraseti Balıkesir’in tamamında var.
“GÖZLERİ YAŞLIYDI, AĞLAYA AĞLAYA AMA ‘MADEM İTTİFAKTIR’ DEDİ VE ÇEKİLDİ”
Bütün Balıkesir’e şunu hatırlatmak isterim. Geçen sefer başka olabilir, gelecek sefer başka olabilir. Ama adalet yerini bulacaksa ben Ahmet Akın’ı Balıkesirlilerin vicdanına emanet ediyorum. Geçen sene mayısta birlikte sandıkta buluştuğumuz çok değerli sayın önceki genel başkanımıza, Cumhurbaşkanı adayımız Kemal Kılıçdaroğlu’na oy veren herkes, 10 ay sonra aynı oyu atsa vallahi, billahi Balıkesir kurtuluyor. Geçen seçimlerde Ahmet Akın’ı Balıkesir adayı yaptık, vallahi övünmek gibi olmasın, ‘Ahmet Akın, herkese yakın’ sloganını kullanıyor ama sloganın sahibi benim. Bütün Balıkesir şahit ki biliyor ki Ahmet Akın, Millet İttifakı’nın adayı olarak o seçimi alıyordu, kabusu bitiriyordu. Dürüst, çalışkan, insan ve parti ayırmayan, siyaset ayırmayan, hizmet eden bir belediye başkanı olarak Balıkesir’e geliyordu. O süreçte dediler ki ‘Adayınızı geri çekin, burayı biz istiyoruz.’ Vallahi biz ikilettik, Ahmet dedi ki ‘Genel merkezimiz karar verdiyse olur.’ Gözleri yaşlıydı, ağlaya ağlaya ama madem ittifaktır dedi ve çekildi. Burayı öyle istediler, İsmail Ok’a verildi. İsmail Ok da emaneti aldı, iki eliyle AK Parti’ye verdi. Ödülünü aldı mı, aldı. Şimdi AK Parti onu tekrar milletvekili yaptı. Ne var ortada? Ortada milli irade hırsızlığı var. Ne var ortada? Ortada Balıkesir’in iradesinin çalınması var. Balıkesir geçen sefer karar vermiş, diyor ki ‘Büyükşehri AK Parti’den alacağım, Ahmet Akın’a vereceğim. Yani milletin hizmetine vereceğim.’ Adayı çekin, çekelim. Şu arkadaşa verin, verelim. Seçimi kaybetti, ne yapalım? O süreçte şu söz kulağımın içindedir. Hem vallahi hem billahi. ‘Kimseye borcum yok ama Ahmet sana borcum var’ dediler. Şimdi siyasettir, eyvallah. Bugünün şartları bunu gerektiriyordur. Eyvallah. Şimdi o verilen söz tutulamıyordur, şahsen. Eyvallah. Balıkesir’deki iyi insanların, sosyal demokratların yanında milliyetçi demokratların, muhafazakar demokratların, Balıkesir’i seven herkesin vicdanına sesleniyorum. Bu adaletsizliği siz gidereceksiniz. Bunu sizden bekliyoruz. Balıkesir’e bu yakışır. Eğer Ahmet Akın gelirse hem vallahi hem billahi Balıkesir’de kavga olmaz, huzur gelir. Balıkesir’e adalet gelir, refah gelir, sevgi gelir, güven gelir. Ahmet Akın’a oy verince Balıkesir kendine gelir. Ona güveniyor ve onu destekliyoruz.
“SANDIKTAN BU İKTİDARA KIRMIZI IŞIĞI YAKACAĞIZ”
Zor bir yıl geçirdik, büyük ekonomik krizler var. Kur korumalı mevduat diye bir rezaletle yoksulun cebinden paraları alıp bir avuç zengine veren bir sistem oldu. Bunun yükü ağır. Seçimden sonra doların yaşadığı seyri gördünüz. Mazotu, benzini gördünüz. Ne diyorlar, acı reçete geliyor, bundan sonra kemer sıkacağız, sıkı para politikası yapacağız. Seçmen 1 Nisan’da eğer bir cevap vermezse önümüzdeki süreçte çok tehlikeli, 4 yıl bir daha sandığı bulamayacağı, sesini duyuramayacağı bir süreç başlayacak. Bu sürecin başlamaması için seçmenin elinde bir imkan var. 1 Nisan günü gelecek zammı, krizi, pahalılığı, enflasyonu mutlaka durdurabilirsiniz. Eğer 31 Mart’ta sandığa gidilip de her şeye rağmen Cumhur İttifakı’na, AKP’ye oy verilirse denecek olan şu, ne yaparsak yapalım veriyorlar. 10 bin lira emekliye para veriyoruz, evi olmayanın kirasına yetmiyor. Yine veriyorlar. Çocuğunun boğazına yetmiyor, veriyorlar. Yakacağına, giyeceğine yetmiyor, veriyorlar. 17 bin lira gibi bir asgari ücret, açlık sınırında bu parayı veriyoruz, 5 kişilik aileye. Yine oy veriyorlar derlerse işte o zaman 1 Nisan’dan sonra acı reçete herkesin gırtlağında, her çocuğun kursağında, her yoksulun damağında. Eğer acı reçeteye engel olacaksak 2 Nisan’a değil 31 Mart günü sandık başına gideceğiz ve sandıkta bu iktidara sarı kartı göstereceğiz. Kırmızı ışığı yakacağız. Dur artık, yeter diyeceğiz. Hep zengini düşündün, söz artık milletindir, diyeceğiz. Başka çaresi yok.”
“SABAHIN 4’ÜNDE KUYRUĞA GEÇMİŞ İNSANLAR…”
“Ben dün Et ve Süt Kurumu’nun önündeki 600 metrelik kuyruğu gördüm, gırtlağım düğümlendi. 600 metre kuyruk var, kuyruğun sonunda 1 kilo kıyma, piyasanın yarı fiyatına. Sabahın 4’ünde, 5’inde kalkmış, kuyruğa geçmiş insanlar. Oysa biraz önce söylenen sosyal projeleri yapan ve örnek aldığımız CHP’li belediyeler bundan sonra bir belediye bir şeyi iyi yapıyorsa, o proje bütün belediyelerle paylaştırılıyor. Ahmet Akın iktidara geldiğinde, Balıkesir’de mazbatayı aldığında, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlığı unvanını aldığında, Yılmaz Büyükerşen’in Genel Koordinatörü olduğu CHP’li belediyelerin eşgüdüm birimi tarafından Ahmet Akın’a başarılı projeler verilecek. Bu projelerinde yapmak istediklerine bütün destek verilecek. Ayrıca hem yapmış olduğu kart projesi ile nasıl Mansur Başkan Ankara’da yoksullara ayda 1 kilo et veriyorsa, doğalgaz yardımı dedi, 500 liralık doğalgazı hesabına yüklüyorsa, emeklilere yardım yapacağız dedi, nasıl Mansur Başkan her emekliye bin lira kartına yüklüyorsa, bu projeleri ortaklaştırarak hem Ahmet Akın’ın sözlerini hızla tutmasını sağlayacağız, hem de Balıkesir’deki yoksulun, ihtiyaç sahibinin, emekçinin ve emeklinin yüzünü güldüreceğiz. Bunu hemen yapacağız.
“İSRAİL’İN GÖRÜLMEZ EN BÜYÜK MÜTTEFİKİ TAYYİP ERDOĞAN’DIR”
Dün Madrid’deydim. Sosyalist Enternasyonal toplantısına gittik. 140 ülkenin temsilcisi var. Dünyadaki sol, sosyal demokrat, sosyalist partiler. Dayanışmayı güçlendirmek, bütün dünyada solu yeniden yeni rüzgarları arkasına almak için hep birlikte çalışıyoruz, çalışacağız. Orada imkanı bulunca, bunların 30’dan fazlası ülkelerinde iktidar. Örneğin İspanya’nın Başbakanı Pedro Sánchez, Sosyalist Enternasyonel’in başkanı. Dünyada çok etkili liderler orada olunca onlara Hamas’ın yaptığı saldırılardan sonra İsrail devletinin giriştiği zalimce saldırıları, 30 bin kişinin hayatını kaybettiğini, Filistin’de çocuk ve kadınların katledildiğini, solculara, sosyal demokratlara zulme karşı susmanın, çocuk ölümlerine karşı sessiz kalmanın yakışmayacağını, bu konuya hep beraber müdahale etmemiz gerektiğini, nisan ayında benim Filistin’e gideceğimi, Filistin’in Türkiye solunun, Bülent Ecevit’in, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının büyük meselesi olduğundan hareketle, önemli çağrılarda bulundum. İkili temaslarda bu konuda sosyal demokratların, sosyalistlerin akan kanı durdurması, Mustafa Kemal Atatürk’ün yurtta barış, dünyada barış söylemine uygun olarak barış için mücadele etmemiz gerektiğini söyledim. Ben o saatlerde dünyanın önemli liderlerine ‘Filistin’deki mezalimi durduralım’ derken, Tayyip Erdoğan Sakarya’daymış. Sakarya’da konuşurken meydanda bir tane pankart açılmış, pankartta diyor ki ‘İsrail ile utanç verici ticarete son verin.’ O pankartı açanlar AK Parti mitingine gidenler. O pankartı açanlar geçmişten beri milli görüşçüyüz, diyenler. O pankartı Türk polisine toplatan, işte üzerindeki milli görüş ceketini, gömleğini çıkardım diyen, BOP’un eş başkanı, İsrail’in görülmez en büyük müttefiki Tayyip Erdoğan’dır. Biz Filistin’i savunurken, o pankartı toplatanlara yazıklar olsun.
“9 ARKADAŞIMIZ TOPRAK ALTINDA BIRAKILDI”
Balıkesir bizim komşu kentimiz. Soma’da 301 madenci hayatını kaybettiğinde 31’i Savaştepe’dendi. Soma maden faciasını anlatırken hep şunu söylerim, Soma sadece Manisa’nın değil hem İzmir’in Kınık ve Bergama üzerinden, hem Balıkesir’in Savaştepe üzerinden, hatta Bartın, Zonguldak, Kastamonu’nun faciasıdır. Çünkü bu memleketlerden madenciler orada hayatlarını kaybettiler. İliç’te 9 evladımız toprak altında kaldı, maalesef artık orada bırakıldı. Bunun tek sebebi vardı, birileri paraları istiflesin diye çıkan atıkları dağ gibi istifleyenler. Soma’daki tehlikeye dikkat çekenleri duymadıkları gibi İliç’teki madencilerin feryadını duymayanlar. Bu maden ısınıyor, başımıza bela olacak dendiği gibi bu dağ çok yükseldi, çatlaklar var, bir gün hepimizi önüne katacak diyenleri dinlemeyip paranın peşinde koşanlar, İliç faciasına sebebiyet verdiler. Orada o facianın yaşanmasına sebebiyet veren imza, ÇED raporunun imzasıdır. Onun altında imzası olan dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum’dur. ‘Ne alakası var benimle’ dediği imza, ‘Heyelan riski yoktur’ diye attığı, evlatlarımızı felakete sürüklediği bir imzadır. Bundan sonra vatandaşlarımızdan talebimizdir, uyarımızdır. İliç felaketinin müsebbibini İstanbul’un felaketi yapmasınlar, İstanbul’un felaketine engel olsunlar.
“SAYIŞTAY BALIKESİR’DEKİ YOLSUZLUKLARI GÖRMEZDEN GELEMEDİ”
“Ahmet Akın, parti ayırmadan Balıkesir’in yüzünü güldürecek. Ama bir de Balıkesir’in yüzünü öne eğdirenler, Balıkesir’in anasını ağlatanlar, Balıkesir’in soyup soğana çevirenler var. Şu anki belediye başkanı Yücel Yılmaz. Bu kadar baskı altındaki Sayıştay dahi Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’ndeki büyük yolsuzlukları görmezden gelememiş. Yazmış ki ‘İhaleler kevgire dönmüş’. ‘İhale mevzuatı delik deşik edilmiş’. Yazmış ki ‘Buradaki ihaleler kamu yararına değil birilerinin adresine yollanan ihaleler’ demiş. Suç duyurusunda bulunmuş, ‘Dava açılsın’ demiş ama soruşturma iznini İçişleri Bakanı vermemiş. Danıştay’ a başvurulmuş, Danıştay kimin elinde, malum şahsın elinde ama iddialar o kadar büyük ki Danıştay dahi soruşturmaya gerek yoktur kararını kaldırmış ve soruşturma açılmış. Türkiye’de bir yerel yönetimde görülmedik kadar kötü ihalelerin yapıldığı, asla kabul edilemeyecek nitelikte yandaşların kayrıldığı, Balıkesir’in varlıklarının birilerine peşkeş çekildiği bir sürecin geldiği yerdeyiz. Bu yaşanan pisliklerle zaman zaman yargı böyle küçük çıkışlar yapıyor ama az sayıda cesaretini koruyanlar, başaramıyor, hemen alıp atıyorlar. Birkaç müfettişi cezalandırıyorlar ya da göstermelik cezalar veriyorlar. Bu pislikle vallahi ne yargı ne Sayıştay ne Danıştay baş edemiyor. Ama buna bir kişi ‘dur’ diyebilir, o bir kişi Balıkesirlinin ta kendisidir. 31 Mart’ta bunlardan hesabı sormayı Balıkesirli hemşerilerimize bırakıyoruz. 31 Mart’ta Ahmet Akın, Balıkesir Büyükşehir’i kazandığında, Balıkesir’deki belediye sayılarımızı artırıp, keşke mümkün olsa hepsinde iktidara geldiğimizde, bizim yapacağımız bir şey var. Ahmet Akın belediyeye gidecek ya belediyenin kapısına gelecek ya, hep birlikte içeri gireceğiz ya, girmeden duracak, cebinden mal varlığını çıkaracak, Balıkesir Belediyesi’nin girişindeki cama Ahmet Akın mal varlığını asacak. Ahmet Akın ve 31 Mart’ta belediyeyi kazanan bütün belediye başkanlarımız mal varlıklarını belediyenin girişine asacaklar. Söz mü Ahmet? Ahmet Akın, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda mal varlığını belediyenin girişine asacak mısın, söz mü? Bizden de sana söz. Biz de seni belediye başkanı yapacağız.
“BALIKESLİRLİ İTTİFAKI YAPMIŞ”
Balıkesir’de seçim kazanılsın diye biz Ankara’da bir ittifak yapamadık ama Balıkesirliler Balıkesir İttifakı yapmış. Bir de Türkiye’de bir ittifak var, o ittifakı anlatacağım ama onu anlatmam için bizim ittifaka diyorduk ki bir tarafta Cumhur İttifakı var, içinde iki parti var, biri AK Parti, biri MHP. Her geçen gün birbirine benzeyen partiler. Yanlarına ‘Kadınlar sahiplendirilmelidir’ diyen, domuz bağcıları. Bir dönemin, Türkiye’nin travmasını almışlar. Kendilerine yakışır, hayırlı olsun. Onlar oraya yakışır. Bir Cumhur İttifakı var. Rengi koyu gri. Yağmur yağmadan önce şehrin üstünü yağmur bulutları kaplar ya, kurşuni gri. Cumhur İttifakı’nın rengi kurşuni gri. Oysa bizim Türkiye İttifakı var. Bunun içinde CHP var ama her siyasi partiden insan var. Bizim ittifakın adı Türkiye İttifakı. Türkiye İttifakı’nın içinde kimler var biliyor musunuz? Milli takım gol attığında kim seviniyorsa, ittifakımızda onlar var. Filenin Sultanları dünya şampiyonu oldu ya, İstiklal Marşı okunurken onlar ağladı, biz ağladık ya. Filenin Sultanları ağlarken kimin gırtlağı düğümleniyorsa Türkiye İttifakı’nda onlar var. Türkiye İttifakında bu ülkeyi sevenler var. Türkiye işgal tehlikesi olduğunda, işgal donanması gelince ona kırmızı halı serenleri de işgal donanması gelince Kartal istimbotunun üstüne çıkıp, yanındaki yaverine ‘Üzülme çocuk, geldikleri gibi gidecekler’ diyenleri de biliyor. Eğer bir gün Türkiye’de yeniden bir beka sorunu olursa o gün Tayyip Bey çağırdı diye havaalanına gidip kot pantolon üzerine göstermelik perdelik kumaştan kefen çekenler değil bu salonda Çanakkale, Conkbayırı’nda kefensiz yatanların torunları çıkar karşılarına. Kimse CHP’lilere, Türkiye İttifakı’nın bileşenlerine milliyetçilik dersi vermeye kalkmasın. CHP Türkiye’dir, Türkiye sevdalılarının, ay yıldızı al bayrağı kendine bayrak bilenlerin, onun uğruna ölenlerin partisidir. Ben diyordum ki ‘Bu Cumhur İttifakının koyu gri bir rengi var ama bizim bayrağımızın renkleri Türkiye İttifakının renkleridir. Buna bir bayrak yapalım’ derken, Şeref Çiçek geldi ve yolumu kesti. İl başkalığının önünde. Bana dedi ki ‘Aha sana Türkiye İttifakı. Ahmet ile beraber Türkiye İttifakının bayrağını şöyle bir tutalım.’ İşte size Türkiye İttifakı, işte Türkiye İttifakının bayrağı. Türkiye İttifakının renkleri. İki renk. Kırmızı, beyaz. En büyük Türkiye. Türkiye İttifakının bayrağını bir gösterelim. Türkiye İttifakını Balıkesirlilere emanet ediyorum, Ahmet Akın’ı Balıkesirlilere emanet ediyorum. Balıkesirlileri Allah’a emanet ediyorum. Kalkın ve bu seçimi alın. Biz size güveniyoruz, inanıyoruz. Biz Balıkesir’in vicdanı, insafı, feraseti ve iyi niyetine inanıyoruz. Ahmet Akın sizin evladınız, onu size emanet ediyorum.”