Hadican EROL / SULTANAHMET’TE tarihi hipodromun ‘Sfendon’ olarak bilinen duvarları ve çevresinin bakımsız hali dikkat çekti.
Hadican EROL/ SULTANAHMET’TE tarihi hipodromun ‘Sfendon’ olarak bilinen duvarları ve çevresinin bakımsız hali dikkat çekti. Sosyal medyada da tartışılan yapının çevresinde pazar tezgahları ve çeşitli eşyaların depolandığı, İSPARK’ın hizmet verdiği ön bölümde ise park edilen araçların hipodromun görünümünün bir kısmını kapatarak yayaların erişimini engellediği görüldü. Kadıköy’de ise benzer bir şekilde; 14.yüzyılda inşa edilen bir manastıra ait olduğu düşünülen Doğu Roma dönemine ait kalıntıların, bir sitenin bahçesinde otopark alanı olarak kullanıldığı görüldü. Hipodromun özellikle Sfendon bölümünün etkileyici bir yapısı olduğunu aktaran Sanat Tarihçisi Hayri Fehmi Yılmaz, “Bugün maalesef pek iyi bir durumda değil. Umarım restore edilir, hipodromu anlatan panolar ve notlar hızla bu alana yerleştirilir. Alanda genel bir düzenlemenin yapılması gerekiyor. Bunların hepsini tüm ziyaretçilerin rahatlıkla görebileceği şekilde düzenlemek ve alanı ziyaretçilere daha iyi anlatmak gerekiyor” dedi.
Sultanahmet’te bulunan ve İstanbul’un en eski yapılarından olan tarihi hipodromun Sultanahmet Meydanı’na yakın bir noktada bulunan Sfendon bölümü ve çevresi bakımsızlığı ile dikkat çekti. Yaklaşık 1700 yıl önce Doğu Roma döneminde inşa edilen ve inşa edildiği dönemde çeşitli tören, yarışlar ve spor müsabakalarının yapıldığı hipodromun duvarının çevresi sosyal medyada da tartışma konusu oldu. Yüksekliği ve boyutu ile dikkat çeken yapının önünde İSPARK tarafından otopark işletildiği görüldü. Turistlerin de yoğun ilgi gösterdiği noktada bulunan otoparkta; araçların yapıya yakın bir şekilde park edildiği ve eserin görünümünün bir bölümünü kapatarak yaya erişimine engel olduğu görüldü. Alanın çevresinde depolanan pazar tezgahları ve yerlerde biriken çöpler ise çirkin bir görüntü oluşturdu. Turistler ve vatandaşlar tarihi duvarın bakımsızlığı konusundaki şikayetlerini dile getirdi. Sanat Tarihçisi Hayri Fehmi Yılmaz da hipodromun Sultanahmet Meydanı için değerine vurgu yaparak, alanda restorasyon çalışmaları yapılarak düzenlemeler yapılmasının ve bölgenin turistik açıdan değerlendirilmesinin önemine dikkat çekti.
KADIKÖY’DE SİTE BAHÇESİNDE ROMA MANASTIRI
Kadıköy’de bulunan bir sitenin bahçesinde ise de 14.yüzyıldan kalma olduğu düşünülen Doğu Roma dönemine ait manastırın kalıntılarının yer aldığı görüldü. 2000’li yılların ortasında inşa edilen yapının bahçesinde bir peyzaj unsuru olarak kalan kalıntıların çevresinde Sultanahmet’teki duruma benzer şekilde araçların park ettiği görüldü. Apartman sakinleri inşaat sırasında büyük bir kısmı ortaya çıkan kalıntıların, uzun süredir aynı şekilde muhafaza edildiğini belirtti.
“DÜNYA TARİHİ VE MİMARİSİNDE DE ÖZEL BİR YERE SAHİP”
Sultanahmet’te yer alan tarihi hipodrom ile ilgili bilgi veren Sanat Tarihçisi Hayri Fehmi Yılmaz, “Hipodrom İstanbul’un en etkileyici anıtlarından biri. Dünya tarihi ve mimarisinde de özel bir yere sahip İstanbul Hipodromu. En uzun süreli kullanılan anıtlardan biri geç roma çağında inşa edilmiş 2.yüzyılda yapılıp 4.yüz yılda genişletildiği düşünülse de belki sadece 4. Yüzyılda da yapılmış olabilir” dedi.
“YUNANİSTAN’DAN VE MISIR’DAN GELEN DİKİLİTAŞ, YILANLI SÜTUN VE ÖRME SÜTUN: KENTİN EN ESKİ HATIRALARI BURADA TEŞHİR EDİLİYOR”
Yılmaz, “İmparatorluğun gücünü, zenginliğini gösterebilmek için imparatorluk sarayının yanında inşa edilen bu spor alanı atlı yarışlar için, bazı eğlenceler gösteriler için kullanılıyordu. Bu muhteşem anıtı imparatorluğun her yerinden getirilen malzemelerle süslemişlerdi. Bugün hala üç tanesi duruyor. Dikilitaş, Yılanlı Sütun ve Örme Sütun dediğimiz Yunanistan’dan ve Mısır’dan gelen kentin en eski hatıraları burada teşhir ediliyor. Hala, Bizans İstanbul’unda da Osmanlı başkentinde de bugün Cumhuriyet İstanbul’unda da şehri ziyaret eden herkes, hipodromu ziyaret eder, onun anıtlarını da” şeklinde konuştu.
“KENTİN EN YAŞLI DUVARLARINDAN BİRİ
Yılmaz, ” Ama aslında burası, bir vadinin kenarında inşa edilmiştir ve hipodrom için gerekli olan düz alanın oluşabilmesi için atlı arabaların yarışabilecekleri pistin oluşabilmesi için bir vadinin kenarına çok büyük bir inşaat yapılmıştır. Ona Sfendon diyoruz, U şeklinde bir anıtsal duvar. Tabi, bunun içerisinde de çok büyük bir mahzen oluşturulmuştur. Bugün mahzen sarnıç halindedir, herhalde Bizans’ın orta dönemlerinden itibaren kentin en yaşlı duvarlarından biri burada karşımıza çıkar. Tabi İstanbul çok katmanlı bir kent, hipodrom da çok katmanlı. Bir sürü evreyi bir arada görebiliyoruz. Hipodromun bir bölümünün üzerinde şimdi Sfendon’un üzerinde Sultan Ahmet Külliyesi’nin birtakım birimleri var. Darüşşifasının kalıntıları var, imareti var. Bunların hepsi Sfendon’un oluşturduğu terasın üzerine oturmuş. Yani altta bir Geç Roma, Erken Bizans dönemine ait dev bir duvar onun üzerinde bir teras ve mahzen. Onun üzerinde de 17. yüzyıl Osmanlı Hastanesi, imareti ve onun bölümleri bulunuyor” dedi.
“MAALESEF PEK İYİ DURUMDA DEĞİL”
Yılmaz, “Duvar tabi çok etkileyici. Eskiden önünde bir mahalle varmış ahşap evlerden oluşan; ama zamanla bunlar ortadan kalkmış. Bugün maalesef pek iyi durumda değil. Umarım restore edilir, umarım hipodromu anlatan bilgilendirme panoları ve birtakım notlar hızla bu alana yerleştirilir. Böylelikle hem İstanbullular hem de ziyaretçiler bu alanla ilgili çok daha fazla bilgiyi edinebilir” İfadelerini kullandı.
“GENEL DÜZENLEMENİN YAPILMASI GEREKİYOR”
Yılmaz, “Bir genel düzenlemenin yapılması gerekiyor. Hipodromun Sfendon kısmı ayrıdır, Spina dediğimiz anıtların olduğu bölüm aydır. Ayrıca orası en göze gelen yerdir. Aynı zamanda bir de İbrahim Paşa Sarayı sırasında birtakım altyapılar vardır. Onlara da dikkat etmekte fayda var. Yani bunların hepsini tüm ziyaretçilerin rahatlıkla görebileceği ve anlayabileceği şekilde düzenlemek, bir an önce bununla ilgili bilgilendirme ve yönlendirme levhaları yerleştirmek bu alanı hem İstanbullulara hem ziyaretçilere daha iyi anlatmak mümkün olabilir” dedi.
“BAKIMINA ÖZEN GÖSTERİLMESİ GEREKEN BİR YER: ÇEVRESİ OTOPARK VE TELLE ÇEVRİLMİŞ”
Sultanahmet’e gezmeye gelen Melek Aydoğan ise hipodroma ait duvarla ilgili, “İçi de çevresi de çok bakımsız. Yanından geçerken derme çatma bir yer gibi görünüyor. Aslında o kadar ihtişamlı ve bakımına özen gösterilmesi bir yer fakat çevresinde otopark, etrafı taşlar düşmesin diye tellerle çevrilmiş. Restore edilebilir, taşları özellikle, restorasyonu bir anlamda kolay ki bunlar eski yapılar yeni yapılar gibi değil. Daha güzel bir hale getirilebilir, önünde bir çeşme var ki çeşme olduğu bile belli değil, özellikle bakmazsanız göremiyorsunuz” ifadelerini kullandı. Yapının önünden geçen Önder Ercin, “Ne yazık ki ülkemizde turistik alanlara hak ettiği değer verilmiyor. Turizmin geliştirilmesi açısından daha incelikle ve özenle hizmet verilirse daha olumlu olabileceği kanaatindeyim” dedi.
“OTOPARK ÖNÜNDE OLMAMALI”
Hindistan’dan geldiğini ve Sultanahmet’teki tarihi eserleri ailesiyle birlikte gezdiğini belirten turist Sohrab Shurewasan yapının tarihini rehberden dinledikten sonra çevresi hakkında fikirlerini belirtti. Shurewasan “Bence burası daha kolay erişilebilir, olabilir. Belki, eski haline ve görünümüne göre yapı restore edilebilir. Belki de, otoparkın yapının tam önünde olması uygun değil. Bu alan yürünebilir halde, otopark alanı ise daha uzakta olabilir” dedi.
“HARABE DİYEMEYİZ ÇÜNKÜ BULUNTUYU KORUMAKLA YÜKÜMLÜYDÜK”
Kadıköy’de bahçesinde tarihi Doğu Roma eseri bulunan sitenin sakini Ülker Gengönül ise “Bu yapıyı inşaat esnasında buldular ve korumaya aldılar, aslında giriş kapısı da farklıydı. Ben çok uzun senelerdir 20 senedir burada oturuyorum. Tam olarak bilmiyoruz, Bizans hamamı olduğu söyleniyor. Aslında harabe diyemeyiz çünkü buluntuyu bu şekilde korumakla yükümlüydük ve korundu zaten. Binanın mimarisi de bu yapı sebebiyle değiştirildi. Yani bu yapı korunduğu için farklı tarafa alınmış oldu bina. Alan binanın sınırları içerisinde yer alıyor” dedi. İBB alanın 2007’den beri otopark olarak işletildiğini, haftanın bir günü ise Fatih Belediyesi’nden alınan izinle semt pazarı olarak faaliyet verildiği bilgisini verdi.